Öyle güzel kurgulanmış ki;
Söken şafak, geçen mevsim, sararan başak ve sen doğan insan! Bu güzel hayata hediyeni sunmak için yaşa. Aldığın her nefes için teşekkür et, şükret…
Hayatın iniş çıkışlarında yaşadığın tüm iniş hatıralarını alçaklarda bırak, çıktığın yerlere taşıma onları. Yürüdüğün bir yol varsa eğer ki vardır, olmalı… ayağına takılan her ne varsa görmezden gel.
Uyandığın bir sabah aklına gelebilir eski aşkların. Her sabah o’na da uyanabilirsin ama;
Bitirdiysen eğer bir zamanlar ‘Biz’ dediğin iki insanı,dününden gününe taşımamalısın ölü anları.
Ayrılığın ertesi girebilirsin bunalıma ama bir hafta yahut bir ay sonra eski fotoğraflara bakıp hüzünlü şarkılar dinlemek senden başka kimseye zarar vermez. Kendi canını acıtanda acını dindirende sensin unutma.
Gecenin suskunluğuyla fikirlerini raks ettirirken O’nlu anları canlandırırsan gözünde,durduk yere ağlatırsan kendini, sanma ki haberi olacak onun ağladığından ki olsa da umurunda olsaydın olmazdın sen bu durumda.
Diyeceğim o ki dostlar, sizin sizden başka derman arayacağınız kimseniz yok. Siz değer vermezseniz kendinize değer taşımazsınız kimsede. Geçmişi taşırsanız gününüze, bugün ve yarınlarınıza bir gölge düşürmüş olursunuz. Elbette geçmişin değerini kıymetini bilmek gerekir, belki yaşamasaydınız şu an hatırlamak istemediğiniz anları, yanlışları, pişmanlıkları, doğruyu bulma yolunda attığınız her adım yine yanlış atılacaktı.
Her insanın hatırlamak istemediği kötü zamanları vardır, yapmanız gereken tek şey unutmak. Evet, belki yedi harfi yan yana getirmek kadar kolay gerçekleşecek bir eylem değil bu dediğim ama üç harften doğan yani ‘ AŞK’ tan doğan acı, hüzün, pişmanlık, yanlış, kanış, kaçış sayamadığım daha bir çok şey nasıl yaşandıysa, Unutmakta yaşanacak, yaşlanacak, unutulacak…
Kayıt Tarihi : 7.12.2012 20:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)