kirletilmemiş sözcüklerle
gelmek istedim sana
sözlüklerde aradım
bulamadım...
Yıllar var ki saçlarıma yağmur suyu değmedi. Hep kuru, hep mahcup, hep kısa kaldı saçlarım. Bu akşam korkusuzca (sinüzitlerimi düşünmeden) sokaklarda yürüdüm, yağmurlar vurdu saçlarıma, kirpiklerime, yüzüme. Ürperdim.
Yüreğimin hüzünlerini damıttım, sevgilimin kanayan ellerine karanfiller bırakmak için. Bulvarlarda, ıssız yollarda; arkaik söylencelerle eski zaman gezginlerinin izlerini sürdüm, yağmurlar saçlarıma vururken. Karanlık, titrek bir kedinin gölgesi gibiydi, seni aradım o karanlıkta. Konuşmak mı istiyordu canım, yoksa sevişmek mi? Belki de aşka dair şiirler okumak istiyordum sana. Adımlarımın giderek anlamsızlaştığı bu yıkılgan vakitlerimde yağmurlar yedim korkusuzca (sinüzitlerimi düşünmeden)
Kazanılmış savaş var mıdır? Aşk, uzak ta olmak mıdır? Terk edilen midir yenilen? Bu sorularla sana gelecektim, eski güz anılarına da dönmek istemedim. Yenilgilerimi topladım, yolladım anılarımın deltasına. Sokaklarda başıboş dolaştım, ıslık çaldım, çöp bidonlarına tekmeler savururken küfrettim, ağladım. Hangi pusula yol gösterir, ölümü yaşarken bu coğrafyada? Her gün ölümlere uyanırken, pusulalar çare olur mu barikatlara?
Sana gelmek isterdim, istedim de... Yok, unut bunları, bir kış yanılması kabul et. Nasıl ki bir gezgin yurtsuzdur ya da her yer onundur, nasıl ki sürek avında kurtulan yoktur ve yine nasıl ki fotoğraflar anıların tutanağıdır. Yok, unut bunları, bir kış yanılsaması kabul et.
Görüyorsun ya! Ben seni aramak için çıkmıştım yağmura. Oysa biliyorsun sevgili: hançerlenmiş bu gövdemle sana sığınak olamam. Tut ki geldim: yüreğine dokunamam… Döneceğim bir gün, ufuk çizgisinin gülümsediğini gördüğüm vakit. Yolları çiçeklerin süslediği bir zamanda döneceğim. Şimdi uzak ihtimal, kendi yorgunluğumda demleniyorum. Uzaklardan gemici fenerlerinin ışıklarına bakıp, geleceğim bir gün diyorum…
Kayıt Tarihi : 17.8.2006 20:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (4)