Ben rüzgarın getirdiği kum tanesiyim
Bilinmeyen çok uzak diyarlardan geldim
ben saçları dalgalı gözleri ela bir yar sevdim
düşlerimde gördüm o güzeli,neredesin güzelim?
çöl sıcağında güneşin altında ben düşlerimi bekledim
karanlık akşamlarda aşk kokan türküleri rüzgardan dinledim
komşusu aç iken
kendisi tok yatan
bizden değildir demiş
insanlığın medarı iftiharı
mazluma yardım eden
düşmüşe el uzatan
gülmeyi bilmiyordum
öğrenemeden
bildiğimi de unuttum
içimde ben
ne okyanuslar ne deryalar kuruttum
Gerdanı kıskandırır ceylanı
incecik naif söğüt dalı misali
suale ne gerek sadece izle
usulca batan bir güneş gibi
Üzülürsün gittiğine, lakin
yanlızlıkla büyür hislerim
karanlıkta saklanır düşlerim
yağmura gerek yok
susuzda yaşar çiçeklerim
acı veren şeyler bunlar
düşünceler kıyafetsiz...
ise de aklımda
umuttan umudu kesemeyiz
kelimeler yetersiz..
ise de ağzımızda
doğacak sabahı beklemeliyiz
sensiz sabahlarım, geceler gibi karanlık
nefeslerim takılır boğazıma düğüm olur
seni özledim sevdiğim ne olur gel artık
içim cehennem sanki yanar durur
aklımda seninle geçen vakitler
bir şiir yazmak istedim özgürce
bunu ben yazmalıydım demeliyim
gördüğümde
belki iki satır yada bir dörtlük
sadece benliğimi yansıtmalı
bir şiir yazmalıyım özgünce
gözlerde saklıdır sırlar
yaşanmış yada yaşanacak
yasaklanmaz saklanmaz umutlar
umutlar var benim saklanacak
gerçekleşmeyi bekleyen sözler
bıraktığım derin yaraları görmek için dönüp baktığımda hayata
göremedim kendisinde benim ile ilgili en ufak anımsama
o an anladım ki bende herkes gibiymişim hayatın kaybolan zamanında
ben aslında ne hayatın anasının amında ne de nazikçe umurunda
bir çocuk gördüm metronun en son vagonunda bakışları kaybolmuş
ismi neydi bilmiyorum hayatın kalın ve eskimiş defterine ne diye kaydolmuş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!