UMUT IŞIĞI – BÖLÜM: UMUT ÇINARI’NIN DOĞUŞU
Umut okul hayatını geride bıraktığında, içinde derin bir boşluk vardı. Yıllarca süren sınavlar, notlar, disiplinler... Hepsi bitmişti, ama zihninde hâlâ o eski baskı yankılanıyordu. Sistemin zincirlerinden kurtulmuş, ilk defa derin bir nefes almıştı. Artık özgürdü. Ve bu özgürlük, onu doğaya çağırıyordu.
Doğada bir gün, tesadüfen karşılaştığı ulu bir çınar ağacı, içindeki kıvılcımı ateşledi. Bu ağacın meyvesi yoktu. Yaprakları farklıydı. Bilgi tabelasında yalnızca "1653" tarihi yazılıydı. Ne adı vardı, ne hikâyesi. Umut için bu çınar artık bir sırdı…
Tam umudu tükenirken, Turizm Bakanlığı’nda yaşlı bir görevliyle karşılaştı. Onun rehberliğiyle bakanla görüşme sağlandı. Bu kez şans Umut’tan yanaydı. Bakan telefona sarıldı, valiye direktif verdi: “Gereğini yapın.”
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta