Başı öne eğilmiş, uzaktan boy göstermiş,
Gülümseyen bir yüzle kalbi kırık palyaço.
Sanki bizi güldüren hiç kendisi değilmiş.
Derinlerde ağlayan; kalbi kırık palyaço.
İnanmadım sesine, gülümseyen yüzüne.
Kırılır bir tabağa dizilir hayatlar
İkramı olsun diye misafirlerine
Gümüş tepsilere yayılır
Bir tebessüm niyetine
Fakat kırılır kalp fark ettirmez
Ezik yaşam niyetine
Yine günü batırdın ha oğul?
Saçında sakalında bir tutam beyaz!
Fazlaca seyrettin haydi kalk doğrul!
Nağmelerdi çınlayan kulaklarımda!
İki damla süzüldü yanaklarımda!
Duydukların neydi dudaklarımda?
Gidenin ardından hüzün var benim!
Bir yıldız daha kaydı, peşinden koştuk!
Hayattan ümitsiz kupkuru ağaç,
Nasıl özlem duyarsa, zerre bir cana!
Ben de asırlar boyu kalmış gibi aç;
Öyle muhtacım ki sevgili sana!
Gözlerimden akan iki damla yaş;
Hayattan ümitsiz kupkuru ağaç;
Nasıl özlem duyarsa zerre bir cana...
Ben de asırlar boyu kalmış gibi aç!
Öyle muhtacım ki sevgili sana...
Her şeyin bir sonu vardır bildiğim...
Ne derler bilirsin,özüm var benim,
Bir mısra, bir şiir sözüm var benim...
Bir yarış ki hayat; koşan koşuyor!
Herkes der ki zirvede gözüm var benim!
Bir dal, bir yaprak, bir kuru toprak!
Gittin mi, şu kapıdan çıktığını gör!
Pişman olup bir daha dönmeyeceksin!
Kabus mu, ruya mi,ne gördüysen gör!
Gururunu mezarına gömmeyeceksin!
Ne dediysem dedim, çıktı bir kere!
Belki...
Ne bileyim işte öylesine dedim!
Hani eskiden her telefon çalışında acaba sen misin diye bakardım.
Heyecandan kıpır kıpır olurdu yüreğim!
Sevgiden ağlardım.
Şimdi, ne oldu diye kendi kendime soruyorum?
Yine gün geldi ve gidiyor usul usul...
Saatleri de alıyor yanına!
Akıyor hızlı hızlı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!