Ümmet İçin: Ahdin Ağırlığı
Külün kokusu çadırların arasına sinmiş,
yolkenarlarında ayakkabısız bir sabır duruyor.
Bir yerde ezan sessizliğe,
başka bir yerde ninni sirene karışıyor.
İsimler değişiyor; acı aynı kalıyor.
Arakan’ın ıslak kıyısı, Keşmir’in sisli sabahı,
Doğu Türkistan’da saklanan bir fısıltı,
Şam’ın dar sokaklarında yarım kalmış “yarın”.
Ve ben…
bu suskunluğun paydaşıyım.
“Gücüm yetmiyor”u siper ettikçe
imanımdan eksiliyorum.
Elimle düzeltemediğimi dilimle erteledim,
dilimle söyleyemediğimi kalbimle avuttum.
Biliyorum: suskunluk da bir hüküm;
şahitlikten kaçınca
ahdim küçülüyor içimde.
Mevzu ekmek değil; mevzu iman.
Mevzu kapı eşiği değil; mevzu sözümüzün ağırlığı.
Beden düşse de,
tevhidin omurgası eğilmemeli.
“Lâ” diyerek zulme duran direniş,
“illâ” diyerek Rahmân’a teslim olan sebat—
ümmetin kalbinde böyle atmalı.
Zorbalar ad değiştirir, taç aynı kalır;
tahtların ayakları harf ezer.
Fakat bir annenin “Yâ Rab”i
gök kubbeyi boydan boya yaran ince bir kılıçtır.
Bir çocuğun nefesi
nutuklardan daha gür bir mahşer çağrısıdır.
Biz kim olduk da
kardeşinin kanı karşısında
“Ben ne yapabilirim?”in gölgesine sığındık?
İrade nereye saklandı, cesaret nereye?
Ahdimizi kim küçülttü?
Biliyorum ben de:
korkunun ince ipiyle bağladım bileğimi,
rahata yaslanıp te’vilin ılık suyuna bıraktım kalbimi.
Yâ Rab,
bizi dilsiz şahitlikten çıkar;
kalbimize kararlılık, dilimize doğruluk,
elimize emaneti taşıyacak kudret ver.
Zulmün ateşini söndürecek yağmur indir;
yağmurun ilk damlası
bizim adımımız olsun.
Payımıza düşen omuz
kardeşimizin yükünü hafifletsin.
Hak güçlüden yana eğilmez;
hak, güçsüzün nefesine eğilir.
Bir lokmayı ikiye bölmek,
bin hükümden ağır basar bazen.
Bir avuç suyun serinliği
tahtların gürültüsünü susturur.
Ve bilinsin:
merhamet en yüksek hüküm,
adalet en sessiz zaferdir.
Tahtlar devrilir, mühürler düşer;
geriye, sarsılmayan bir şehâdet
ve boyun eğmeyen bir kalp kalır.
Ben, bugün—
kendimi de itham ederek—
ahdimi yeniliyorum:
susmayacağım;
önce içimdeki korkuyu dağıtacağım,
sonra kapısızlara kapı,
susuzlara yol,
yurtsuza omuz arayacağım.
Yâ Rab,
yeryüzünün bütün karanlıklarında
tek bir ışık kalsın: rızanın izi.
Bize, o izde yürümeyi nasip et;
ümmet dediğimiz sözü
yeniden hak edecek kadar
dürüst, cesur ve merhametli kıl.
Âmin.
Kayıt Tarihi : 3.10.2025 02:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!