Doğruyu eğriyi bilemez oldum
Neden intikam var bu dünyada
Sesim kısılıdı duyulmaz oldum
Anlaşılmak çok mu zor bu dünyada..
Adını bilmem sanını bilmem
Düşündüm taşındım kelimem bitti
İnternetim ise dört mega bit’ti
Yaramıyor bak bu hız ne şiir yazmaya
Ne vezinsiz bu şiirde mısra dizmeye
Aç bir blog önce gönlün şenlensin
Gün döndü artık, sırtım çok ayaz
Sen gelmedin, bak yine bu yaz
Hanımeli ağacım çiçekler verdi
Kör talihim bana gülmedi biraz
Aşık olmayı bile, unuttum gayri
Damla su olsaydım keşke
Engin denizinde sonsuzlugun
O zaman anlardım belki
Gece ve gündüzün ne kadar kısa olduğu
O zaman belki sevda denen duygunu da
Ne kadar dünyevi olduğu anlardım
Belki yarın yağmur yağar
Toprak ıslanır da
Toprağın yağmura sevgisi gibi
Seni sevdiğimi anlarsın
Belki sevgi tomurcukları
Sen dur
Ey ırmak dur
Dur demekle
Hangi ırmak durur
Sen çağla
Ay karanfil renginde
Ve yıldızlarda taze bir hüzün
Bir yalnızım,ıslığımda
Cümle derdim kördüğüm
Kalp emrine amade gecenin
Ay Ekim de değil ama,
Hala aklımda eski zaferlerimden
Kalma sonbahar şarkıları
Her sonbahar sana tutunurken
Şimdi aklımda sensizliğe yazılmış
Mısra parçaları
Kalbimin dağlarında
Onca karlar toplandı
Bir ayrılık çığlığı
Ve şimdi çığ vakti
Benim gönlüm bir derya
bir kaç karalamaya kalp sızısı gider mi?
seni bugün anmasam bendeki sen biter mi?
yalnızlığın içinde dipte sevda yarası
karanlıkta kaybolmuş gözlerinin karası
ben asla unutmadım senden son kalanları
hiçbir zaman sevmedim seninle son anları
Edebiyatımızın şiir okyanusunda bir damla bile olmayı hak etmeyen, karalamaya çalıştığım birkaç satırı okuduğunuz için sonsuz teşekkürler.....
Ümit