’76 senesinin 15 Temmuzunda doğmuşum, kız çocuğu bekleyen ailemi biraz hayal kırıklığına uğratarak. Çocukluğum, üzerinde yokuş aşağı süzülen yağmur sularıyla kibrit çöpü ve kağıttan gemiler yüzdürüp gidişlerini zevkle seyrettiğimiz Arnavut kaldırımlı taş sokakları olan bir mahallede geçti. Yeşil alanları vardı mahallemizin, oyun parkı ve de içerisinde saklanarak boru savaşları yaptığımız yıkılmaya yüz tutmuş iki katlı ahşap bir evi...
Arkadaşlarım vardı; daha ilkokula başlamadan yaşayarak öğrendim dostluğu, kavgayı, sevmeyi, öfkeyi. İlk se ...
sen sevginin mevsimi baharı bilir misin
gönüllere mutluluktur gelişi, gözlere şenlik
bir anne şefkati gibi sarar hepimizi; ıpılık
ne üşütür ne de yakar güneşi
sen sevginin mevsimi baharı bilir misin
dar bir sokakta vuruldum anne
hava karanlıktı, biraz da soğuk
bir köpek öldüren için bıçakladılar beni
bir kaç tane zeytin, bir dilim peynir
bilmem ki benim gibi garipten ne istenir
fotoğrafın vardı cebimde, bir de lanet sigaram
çıkıp da gelsen şimdi, sevdiğim beyaz güllerle
her zor ânında yazdığım, mektuplardan güç alıp
korkma; ayıp değil ki yeniden doğmak sevgiyle
ansak maziyi, eskisi gibi gurûba dalıp
sanki şimdi basıverecek gibisin zilime
duydun mu bu iç ürperten çığlığı
zavallı bir çocuk ağlıyordu
gördün mü hep çekegeldiğimiz bu yarayı
orda, burda.... hep içimizde kanıyordu
sorma bana, neden deme
ölüyorum anne;
şu kısacık hayatım
geçiyor gözlerimin önünden
bir film gibi...
üşüyorum anne;
'duyuldu bir boğuk tabanca sesi
beklenmedik ölümün yakıcı nefesi
şakağında soğuk demirin sıcak teması
bu artık oyunun son perdesi'
hey gidi koca dünya be, hey
ben aşkı,
karakışlarda çorak toprağıma
dikmeye çabaladığım
taze bir fidan sanmıştım
kök salamadan kurudu
solup da gitti sanmıştım
serap, sen de biliyorsun
n' olursa olsun, sonuna kadar
'seni çok seviyorum'
ama seni görünce de, diyorum ya
aklıma hep çöller geliyor
serde nişânımdır beyaz kefenim
ölüm; yolumu gözleyen vefâlı yârim...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!