Çekiyorum içime hasretimi
Toprağın yağmura emişi gibi
Sahip olamıyor beden ruha
Gecenin efkâr saatinde
Bir çarkıfelek
Çıksan bana mescit- i aksam
Sevdim seni
Kâbe’ye bakışın gibi sevdim seni
Öyle derin öyle manalı
Gülüşlerime gülücük konduran, bakışlarınla sevdim seni
Uyutmayan kalbi sızlanışlarla
Gün geceyle başlar
Geceyle veda eder
Kimileri gebedir sancıya
Ürkütür bazen ufak bir hışırtı
Bazen yalnızlığın ispat anıdır
Hasret çekenlere…
Az mı çok mu demeden,
Kırağı düştü gönle.
Lal olmuş dilin pençesinde,
Sihirli bir dokunuş pencereme.
Dikilir önüme dağlar,
Sesiz bir rüzgâr
Alıp götürüverse sonsuza
Bir yangın yeri yüreğin
Yaşam kavgası hayat dediğin
Ruhunun önüne serilmiş
Camdan daha hassas ince sızılar
Ruhum su üstünde süzülürken,
Gökyüzündeki tüm yıldızlar, kandil olmuş.
Çekim gelmiş tüm duygulara,
Seferlik o zaman, özgürlük o zaman.
Ücretler, gözyaşı tarifesiyle belirlenmiş.
Ben ağlarken, gözlerimde akan kan.
Bizde böyle
Soramadım ağlamaklı gülüşlerin
Derin yaraların iziymiş.
Demini almış seher vaktinde,
Hayırlısı kovalamak renk armonisinde.
Yanardöner yanarım
Gönül bağım yanın
İnceden inceye kanayan
Yaramın adı; vefasızlıktır
Isınırım mum ışığında
Sorun yok istediğin gibi olsun
Varsın olan olsun olmayınca kader kısmet olsun
Boş ver gönüller bir olsun dertler yok olsun
Üç kuruşluk dünyanın üç kuruşu da senin olsun
Benim olan senin olsun
Kahkahaların içinde saklıdır, gözyaşı.
Ümitli ümitsiz akar, sıcak teninden.
Karışır duygular, ruhun derinliklerine,
Benim içinde söyle ozanım, Bağrı yanık telinden.
Hani bir vakittir, gelmiş geçmiştir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!