Ülkenin birinde Şiiri - Âşık Enver Gürkani

Âşık Enver Gürkani
846

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Ülkenin birinde

Ülkenin birinde bir padişah yaşarmış. Padişah ava meraklıymış, arada sırada yanına vezirini alır ava çıkarmış. Yine bir gün almış vezirini yanına ava çıkmışlar. Bir yere gelmişler padişah fazla dayanamamış, at üstünde yorulmuş. Demiş 'vezirim ben yoruldum biraz dinleneyim' uzandığı yerde uyuya kalmış. Vezir padişahı kolluyormuş her hangi bir zarar gelmesin diye, O arada bir kuş gelmiş padişahın yanına konmuş, kuş o kadar güzelmiş ki; insan bak maya doyamazmış. Vezir düşünmüş, ben bu kuşu vursam padişaha hediye etsem neye yarar, hiç, bir lokma et. Fakat ben bu kuşu canlı olarak yakalarsam, padişahımıza hediye etsem, ne kadar makbule geçer. Bu düşünceyle canlı yakalamaya karar vermiş. Elinde bir kement varmış, acaba bunu atsam yakalıya bilir miyim? Ya kısmet deyip denemiş Kuş uçmuş fakat kemendin halkalı kısmı gelmiş padişahın boğazına geçmiş. Padişah uyanıyor bakıyor ki; kemendin bir ucu vezirin elinde halkalı kısmı kendi boğazında. Önce şaşırır ne olduğunu anlamaya çalışır, kendini toparlayınca sorar 'vezirim sen güvendiğim adamımdın niye beni öldürmeye çalışıyorsun '? Vezir fazla söz etmez sade şu kadarını söyler' padişahım gitti demek olmaz. Padişah hemen avı yarıda keser, sarayına geri döner. Veziri çağırtır sen niye beni öldürmek istedin? Vezir gene aynı sözünü tekrarlar, başka bir şey demez. Bunun üzerine padişah derki: sen benim babamdan bana miras sin ben sana kıyamam, başkası olsaydı eğer kellesini uçururdum, buraları terk et seni gözüm görmesin. Vezir oraları terk eder gider. O gide dursun biz padişahtan haber verelim. Padişah yeni bir vezir tayin eder ve bir müddet sonra padişah rüya görür, bakar ki bir duvarın dibinde bir yığın darı, iki genç karşılıklı küreklerle duvara atıyorlar, fakat attıkları gibi darı gene aşağı dökülüyor. Orayı bırakıp gidiyor, bu sefer bakıyor ki: bir köylü tarlada çift sürüyor, fakat öküzleri karşılıklı ters koşmuş, biri öne doğru çekiyor diğeri de arkaya doğru. Durum böyle olunca, çiftçi hiç bir iş yapmadan tarlanın ortasında dolanıp duruyor. Hemen uyanır uyanmaz vezirini çağırtır. Vezir geldikten sonra, padişah gördüğü rüyayı ona anlatır ve rüyanın yorumunu ister. Padişah öyle sanıyor ki: eski veziri gibi buda hemen cevap verecek. Vezir diyor ki: padişahım ben bir yorum yapamam bana kırk gün müsaade et, halkın içine çıkıp gezeyim, elbet bir bilen çıkar. Padişah izin verir ve kendi kendine şöyle söylenir, ah eski vezirim ah, o olsaydı şimdi cevap vermişti.
Biz Gine vezire dönelim. Vezir bir kaç kişi yanına aldıktan sonra, aramaya çıkar. Her gittiği yerde bu rüyayı anlatırmış ola ki: bir bilen çıkar diye. Fakat o kadar gezdiği halde, bir Allahın kulu çıkıp ben bilirim demez. Geze geze yolu bir köye düşer, dikkat eder bakar yaşlı bir adam bir kütük yarmaya çalışıyor, baltanın keskin ağzıyla değil arka tarafıyla kırıyor. Vezir bunu görünce yaşlı boşuna kendini yoruyor diye doğrusunu yaptırmak için yanına gidiyor Der ki; amca sen yanlış yapıyorsun, baltayı çevir keskin ağzıyla parçala, böyle boşa yoruluyorsun. Yaşlı hiç istifini bozmadan bir yanda gene baltayı kütüğe vururken bir yanda da şu cevabı veriyor. Sen işine bak, o kadar akıllıysan niye padişahın rüyasının cevabını vermedin? Vezir diyor amca o zaman rüyanın tabirini bilirsin. Yaşlı der evet bilirim. Vezir aradığının bulduğunun sevinciyle derki, amca sen rüyanın tabirini bana söyle, iste benden ne istersen. Yaşlı şu cevabı verir, ben bunu parayla söylemem, sen git padişaha söyle eski vezirini kabul ederse, ben gelir ona söylerim. Vezir hemen vakit kayb etmeden durumu padişaha bildirir, padişahta tamam der izin verir. Vezir gider yaşlıyı getirir, yaşlı içeri girince padişah bir bakıyor ki; eski veziri. Padişah her ne kadar kırgın de olsa da eski vezirin gelişine sevinir, çünkü babasından kalan veziridir. Hoş beşten sonra padişah rüyaların tabirini ister. Eski vezir başlar rüyaların tabirlerini anlatmaya. Der ki; padişahım o gördüğün darı, bir insan laftan anlamasa ne kadar anlatabilirsiniz. Darı nasıl ki duvara yapışmıyorsa, öylede dinlemeyenin kafasına nasihat yerleşmez. Çiftçiye gelince, devletin başındaki idareciler aynı fikirde aynı düşüncede değilseler, işler istediği gibi yürümez, çiftçinin işi gibi. Padişah anlıyor ki; yeni vezir ona tuzak kuruyor. Onu hemen kovar, eski vezirini yeniden yanına alır ve sorar 'vezirim şimdiye kadar nerdeydin ne iş yaptın'. Vezir derki; padişahım geldim söylemek olmaz. Padişah diyor vezirim, niye böyle muammalı konuşuyorsun. Ben niçin beni öldürmek istersin dediğim zaman dedin ki; gitti demek olmaz, şimdide diyorsun geldim söylemek olmaz, açık söyle anlayalım. Vezir şu son sözünü söyler. Padişahım niçin beni öldürmek istiyorsun dediğiniz zaman, ben deseydim kemendi kuşa attım size hediye edecektim, bana inanır meydiniz? İnanmazdınız, çünkü ortada kuş yok, ondan başka söyleyecek sözüm yoktu ve şimdi desem gittim padişahlık yaptım, bana inanır mısınız? Ya inanırsınız ya inanmazsınız, çünkü görmediniz. En iyisi mi geldim söylemek olmaz. Kıssadan hisse.

Birkaç kelam ettim ya sözü özü kısada
Her kes bir ders çıkarır umarım ki kıssadan

Âşık Enver Gürkani
Kayıt Tarihi : 2.3.2008 14:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İbrahim Halil Akın
    İbrahim Halil Akın

    BABASINDAN KALDIĞI GÜVENDİĞİ YILLARIN VEZİRİNE ÖN YARGLI PADİŞAH... SONRA VEZİR DEMEK İNSAN HER ZAMAN GERÇEĞİ SÖYLEMELİ..
    GÜZEL ETKİLEYİCİYDİ TEŞEKKÜR EDİYORUM HOCAM

    Cevap Yaz
  • Tuncay Akdeniz
    Tuncay Akdeniz

    Sevgili üstadım emeğine yüreğine sağlık hakikaten ders alınacak kıssadan hisse yazan kalemin daim gönlün şen olsun selam ve saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Osman Öcal
    Osman Öcal

    EMEĞİNE SAĞLIK ÜSDADIM. EMANETE HIYANETLİK OLMAZ.İNSAN DOSTLARINA GÜVENEBİLMELİ.SELAM VE DUA İLE.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Âşık Enver Gürkani