Vatikan insanlığa azap kurumu. Yeryüzünde insan ticareti hiç azalmadı, önlenemedi. Kadın, çocuk, erkek satışı ve kaçakçılığı esir kampı namını korudu. Bir istatistiğe göre (4 ocak 2009 tarihli Stern dergisi, Almanya) : Bir tek beden satışı ile 79 000 Dolar yıllık gelir sağlanıyor, satılan beden sayısı ise ülkelere göre 10 000 ile 975 000 arasında. Gelir toplamı ürpertiyor. 30 milyar dolar yıllık bir düzenli gelir kaynağı…
Esir işçiler bunlar. Bu bir işçiliğin diğer alanlarını düşünmek zor geliyor vicdana, araştıranlar sağolsun, varolsunlar. Ne zaman bir silah buluşu olsa, seçilen denek toplumlara uygulanıyor serkeşçe. Hiroşima, Nagasaki, Filistin bir türü, Irak, Afganistan, Afrika diğer türü… Silah ve işkence sömürge saltanatı, insan ise bilim, ilim kaynağında düşün birimine toplu değeri ile bilgilenme sanatı. İnsan sanat varlığıdır, şeytan sanatı ateş ile yakan. Belki bu yüzden yakılmıştı onlara bu aynı ateş ve ‘soykırım’ diye adlandırılan insan ayıbı. Yahudi hukukta boğuluyor, insanı ise hukuksuzluk boğuyor.
Beden gibi dünyanın da dörtte üçünü su oluşturuyor. Vatikanın toprak, mülk varlığı yeryüzünün dörtte üçünü aştı belki. Putperestlik çağı paraperestliğe dönüştü beş bin yıldan bu yana varılan çağ dönüşümü olarak. Çocuklarımıza paraperest bir yarını emanet bırakabilecek miyiz? İnsanlık deyimi böylece yerini şeytan şeytanlığının uzmanıymış demeye bıraktı.
Hukuk yürürlüğünü korumalı
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.