yeri geliyor
nefret de sanki narin bir çiçekmiş gibi
itinayla biçimlendirilip
sunulabiliyor sevdalıya
biz ki yeminlerimizi tuttuk
bir küstüm her şeye
ki
artık ne denizleri paklar beni
ne masmavi gökleri memleketimin
yanaktaki yaşa endeksli
sakal uzun
saç dağınık
eller kirli
aşk unutkan
ben oysa çok
selam kontes
isyanım bilinmeyen diyarlardan bu kez
sahi,
bizim de sahil çay bahçelerimiz oldu
değil mi
dumanlı bir tepeden geliyor sesin
bir derviş gibi
sanki bir tuzak
sanki dudağın gibi
ankaranın sokakları başlattı tüm puştluğu
dönüyorum kasabaya
başım dik, yalanlarım eskisi kadar gururlu
kalabalık sokaklar var ardımda
kırık aynalar
salaklar
yokoldun:
durup dururken
hiç habersiz
yiterek
her adımında biraz daha
uzağa giderek
son bir şans kendime bu gülüşün
son bir teselli şaşı gözlerin
saçının sarısına mı yanmalı
dolma parmak ellerine mi bilmem
bilemem
neyine vuruldum ki senin
yirmiyedi
uğurlu sayım
ne bir sent kazandırdı vegasta
ne hayrını gördüm hayatta
hepsi hepsi
aşk gibi salak bir aşk
gibi yaptığım dakikalar
tersine yapılmış
bir mersin yolculuğu gibi
her daim şoför arkası
her daim yürek uzakta
yarım saat molasına takılı kafa
Seni Çok Seviyorum....
Sen benim Uğur Böceğimsin...!
Ben Uğur' a aşığım daha ne diyebilirim ki...!