Yorgun sesi ile İstanbul'a tecrübesini haykırdı
İstanbul'da bir akşam,
Güneş yine tüm kızıllığıyla batıyor..
Yorgun titreyen sesiyle yine o ses
Haykırıyor dizeleri, İstanbul'a haykırıyor.
Dalgalar...
Her fırtına öncesi sessizce gelen ,
Ve birden patlayan,
Usul usul dağılan,
Ardında en güzel incileri bırakan dalgalar..
Ne söylesem, nasıl anlatsam?
Ne fark edecek?
Ne değişecek?
Kırılan kalbimi göklere mi çıkaracak?
Elinle tutup kırdığı yeri öpüp mü okşayacak?
Gerçekten bunları yapmaz ya....
Bu satırları sana ,eski Mardin’den yazıyorum
Seni düşündükçe hep ağlıyorum
O tepeye ne zaman baksam
Ben seni o halinle görüyorum
Hayal mi gerçek mi gördüklerim
Bi sabah, bi akşam bakıyorum
Hangi gün, bugün diye düşünüyorum
Aklımda hep o var
Herşey onun için deyip,
Gecemi gündüzüme katıyorum.
Savrulan bir yaprak
Ardından esen rüzgar
Sevme der gibi yüreği ürkek
Sormaya korkusu var
U: Ben seni bilmezsem kimler bilsin
Önce anlamak gerek sonra anlatmak
S: Beni anlamanı istemem önce
Gönüle dokuman gerek orayı hissetmen
Günaydın sana sevgili
Yine sensiz bir güne daha uyandım
Konpartmanda tek başıma sensizliğime bakıyorum
Ve ağız dolusu küfür ediyorum
Sensiz, inemediğimiz duraklara
Ve soluduğum her havaya
Ellerimiz yarınlara giderdi
Alkışlardık doğruları
Eğmedik başımızı
Hep dik tutardık
Zalimin fendi
Zulmüyle bizi yendi
Bugün mısırda artemissin en üst mertebesin,
Yarın kimin emrinde kölesin?
Bugün en güzel bardakta içersin çayını,
Yarın kimin nefretinin mayasısın?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!