memleketim ayrık otu içimde
büyür çocukluğumdan kalma sürgünlerle
saçak saçak
bi kökü babam
ığranır da ığranır
ben ne zaman
çıkacak olsam böyle
yollara yollara
uzaklarda yuvası bozulur bir kuşun
kar yağar Evir'e
dökülür bacımın kınalı saçları
neyse ki okulda açacağım gözlerimi
neyse ki bu sabah
yolumu gözleyen üç akasya
ve mavi bir
uğultu saracak beni
sıyrılacağım ne varsa dertten kederden
kendime ömrümden
bir hafta ayırabilirsem birgün
ölene kadar izini süreceğim bir kelebeğin
sonra şehirlerden uzak
bir su kenarında uyanacağım
ben dağılıyorum konuşunca
susayım iyisi mi
iyisi mi sen de
şelale olma düşlerime
çekil
bu evler
kızları ellerinden alınmış
taş basmaya dururlar çalı diplerinde
elleri kıl çuval olur birinin
biri eteklerini döver
(19 Mayıs 1919 SABAHI)
Emekli Hava Albayı Kemal İntepe, hatıralarında anlatıyor:
“1941 yılında İngiltere’ye uçuş eğitimi için gitmiştik. Londra’ya vardığımızda, yaşlı bir İngiliz hava binbaşısı, irtibat subayı olarak görevlendirilmişti
Adı Mr. Salter olan bu subay Türkçe’yi bizlerden daha iyi konuşuyordu.
Mr. Salter’i birkaç defa eşi ile birlikte ikindi çayına davet ettim. O da beni akşam yemeklerine evine çağırıyordu. Emekli Binbaşı Salter bir akşam bana şunları anlattı:
* * *
Bir dağ alırım
Bir tutam orman
Bir avuç göl
Ömrüm yeterse
Kendi ellerimle yaparım
bende bu
uzaklara gitme sevdası oldukça
yazacağım anlaşılan
ne kadar yazarsam
sanki o kadar kuş uçacak
Yürüdüğünü gördüm önce
Kütürüm ayaklarıyla
Dua Tepesi'nde başıboş bulutların.
Bir salkım söğüt,
Çamurları süpürüyordu koşarak.
Bir çocuk
Mutlu ve sağlıklı nice nice yıllar diliyorum değerli öğretmenim.
Kuşlar
bende bu
uzaklara gitme sevdası oldukça
yazacağım anlaşılan
ne kadar yazarsam
sanki/o kadar kuş uçacak
yine bir sonbahar
bakarken böyle
son kırlangıcın ardından
son yaprak da
düştümü toprağa
içimde ne varsa fısıldayıp
bir arı kovan ...
Dibinde Uyuduğum
memleketim ayrık otu içimde
büyür
çocukluğumdan kalma sürgünlerle
saçak saçak
bi kökü babam
ığranır da ığranır
babam ayrık sürer
ayrık ayıklar
bi eli elimde gurbetleri dolaşır
acır ötekinde yandaklar
babam soframızda ...