erinç kısa, ezinç uzun sürmüştür
centilmenlik beklerken ilginç çıktı şu yeryüzü
köy köy, belde belde, kent kent
erinç kısa
bir tek zeytinin tadına
erişebiliyorsa iki kişi
böyle bir birliktelik
uğultulu şarkılara
önsöz olarak
duyumsatır kendini
dayatır tan sökümü
bakıra çalan yüzüyle
ama erinç kısa
hangi çelişkiyi hangi çiçeği
hangi kadını koklasam aşk mayıslanır
bir tek karanfil gölgesi yeter
iki kişinin serinlemesine
ormanların uğultusu yüksek perde
denizler dalga dalgadır
kentlerin sevincini taşıran çeşitlilik derken
aklım kesmiyor doğrusu
çünkü; depreşir çıban
çıban, o bildik çıbandır
ezinç uzun
dönenirim burgacında
dil öldü; değerlerini yitire yitire
bir atımlık barut ıslak
söz kındadır
kuşku cehennemi, sanal cennet;
gelişip değişmenin şimdiki adı.
mavi çözüldü 'deniz küstü'
dağların haberi yok
söz kısa, güz uzun sürmüştür
dil sürçer, bellek unutursa
tetik bağışlamaz
özüre öznedir esnek randevu
aralar aldanış kapısını
uzar gider kirlenmeler
kent çürüdü gizliden gizliye
yeraltına çekildi bütün pislikler
lığ emdi düden kustu
kokusu taşraya sıçradı
söz kısa
yok cephede ölüm dirim savaşı
barış çocuk şiiri bilmiyor
Kayıt Tarihi : 17.9.2018 11:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!