Çaya kaç şeker, göğe kaç bulut, yola kaç adım gerek
Göğsünün üstünde kanayan sözlerine ne hacet?
Yeterim velhasıl ben kendime
Gözlerinin ferinde dinlenmeye ne gerek
Bakırdan yapılmış demlikte kaynayan çayı içerek,
Ayazın pervasızlığını at bir sahanlığa
Kirpiklerinin siyahını mürekkebime katmak gerek.
Boğazımda hıçkırıklarımın trafiği sıkışık...
Ufak bedenimde nereye gidiyor bu yolcular.
Peki ne taşıyor hörgücünde bu beyinler
Bir meşrebi var mıydı ahşaptan çatıların
Düşen neydi adımlarımıza
kimin değirmenlerine aş oluyordu taneler...
Hani üstümüze yapışan o buzdan kefenler
Prangalar takılmıştı kargaların ayaklarına
Kilisede rahibeler el atıyordu hüzünlerine ve göçlerine...
Hangi duada kör oluyordu gözleri
Bir vesveseydi düşen asi tuzaklara
Aş getiren nasırlı ellerden örülü şaşkın yuvaları
Asılı kalmıştı sesleri bir fermanın satır aralarında.
İmanın son dualarını düşürüyorlardı ceplerinden
Hıçkırıklarımı belki de imana boğacaklardı.
Yelkovanın zehirli akrebini umutla boğacaktı bendeki halat
Dadanacaktı meydanlara, insan kaçacaktı insandan.
Ve dilenirken tükenmişlik çatlak toprakta.
Delik deşik kefenler satılacaktı etsiz uzuvlara.
Şer miydi zaman yoksa dert mi ?
Yahut silik bir silüet mi...
Hangi sahnede izleniyordu kuklaların idamı ?
Hengamenin eşiğine itiliyor bedensiz ayakkabılar.
Verilmiş bir sadakanın son şükranlarıydılar
Yırtılıyor, deviniyor halatlar uykusundan..
Bir rüya olsaymış görülen
Bindirilen çığlık çığlığa o vapura
Canımın acısı olsaymış..
Ve farenin kemirdiği paslı anılar..
Kayıt Tarihi : 25.2.2019 01:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Harun Göktaş](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/02/25/ufuktan-sesler.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!