Ufuktan Sesler Şiiri - Harun Göktaş

Harun Göktaş
16

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Ufuktan Sesler

Çaya kaç şeker, göğe kaç bulut, yola kaç adım gerek
Göğsünün üstünde kanayan sözlerine ne hacet?
Yeterim velhasıl ben kendime
Gözlerinin ferinde dinlenmeye ne gerek
Bakırdan yapılmış demlikte kaynayan çayı içerek,
Ayazın pervasızlığını at bir sahanlığa
Kirpiklerinin siyahını mürekkebime katmak gerek.

Boğazımda hıçkırıklarımın trafiği sıkışık...
Ufak bedenimde nereye gidiyor bu yolcular.
Peki ne taşıyor hörgücünde bu beyinler
Bir meşrebi var mıydı ahşaptan çatıların
Düşen neydi adımlarımıza
kimin değirmenlerine aş oluyordu taneler...
Hani üstümüze yapışan o buzdan kefenler

Prangalar takılmıştı kargaların ayaklarına
Kilisede rahibeler el atıyordu hüzünlerine ve göçlerine...
Hangi duada kör oluyordu gözleri
Bir vesveseydi düşen asi tuzaklara
Aş getiren nasırlı ellerden örülü şaşkın yuvaları
Asılı kalmıştı sesleri bir fermanın satır aralarında.

İmanın son dualarını düşürüyorlardı ceplerinden
Hıçkırıklarımı belki de imana boğacaklardı.
Yelkovanın zehirli akrebini umutla boğacaktı bendeki halat

Dadanacaktı meydanlara, insan kaçacaktı insandan.
Ve dilenirken tükenmişlik çatlak toprakta.
Delik deşik kefenler satılacaktı etsiz uzuvlara.
Şer miydi zaman yoksa dert mi ?
Yahut silik bir silüet mi...

Hangi sahnede izleniyordu kuklaların idamı ?

Hengamenin eşiğine itiliyor bedensiz ayakkabılar.
Verilmiş bir sadakanın son şükranlarıydılar
Yırtılıyor, deviniyor halatlar uykusundan..
Bir rüya olsaymış görülen
Bindirilen çığlık çığlığa o vapura
Canımın acısı olsaymış..
Ve farenin kemirdiği paslı anılar..

Harun Göktaş
Kayıt Tarihi : 25.2.2019 01:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Harun Göktaş