Babamızı seviyorsun sen
hiç babamız olmadığı için mi
dersin?...
18.05.1999
istanbul hala kalabalık ve aceleci
balık kokmuyor artık boynu
yine de bütün güzelliğiyle vapur taşıyor
bir kıyıdaaan
öbürüne
Ölüm:
bir yılan kadar kaygan
ve soğuk
bir kuş yüreği kadar hızlı
ve sıcak
Küçük kız büyüdü
ama ben
takılmışım sarısına papatyanın
uçamam,
kanatlarım küçük
yüreğim yorgun
varlığı ve yokluğu gördük
yıkımı ve aczi
sermayenin iktidarında
çaresizlik ve ölümü gördük
yıkıntılar altında insanı
insanlıkta ışığı gördük
Alışmaya alıştım durdum
Ankara şehrine
bütün alışkanlıklarıma ben,
bu şehirde başladım.
Alıştım durdum
biz yolcuyduk
rüzgara karşı yol almak istedik hep
ve aldık da
bir fırtına oldu,
hayal meyal hatırımda
en son bir dalga gördüm: mavi
Yirmi iki yılınla
yaşıyorsun yirmi üçüncüsünü
ağız dolusu bir gülümseme
yirmi iki sene;
aynı zamanda telaşlı bir hüzün.
ayrılık hüznü buymuş demek:
usul usul ilerliyor,
başı
öne eğik
uzatsan elini tutamazsın artık
Bilmezsiniz...
Bilmezsiniz ay ışığında eriyip giden kaldırımlarda
Kıvrılıp yatan çocukları
Bilmezsiniz...
Onlar, tren karası peronlarda,
tahtadan oturaklarda yatarlar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!