duvarda künyesi tanrıda saklı yelkovansız bir saat,
kadranı beyaz, çeperi yuvarlak
altında bir çocuk, hepimiz biraz.
elinde iletki, gözleri mavi, kafası dazlak
duvarın rengi yok, duvar çıplak, duvar çırılçıplak …..
………saat dokuz, sıfır noktası
rahim ağzında kanlı bir çığlık, iki kanatlı pencere ağzına kadar açık
sanki ilk şafağın rengi çağlıyor çok uzaklardan, yeni sabahlardan
cinsiyetsiz bir isim aranıyor kulaklara fısıldanacak, bulunamıyor
em annenin memesini bebeğim bıkıp-usanmadan, dünya dönüyor….
………saat oniki, derece doksan
bütün duygular ayakta, tramplenden hiç düşünmeden atlamak için
zeminimizde okyanusun son damlası ya da hiç bilmediğimiz bir denizin
ama ilk öpüşmek gibi başka tatlar var ya, şimdi dillerde-damaklarda
hiçbir şey yük olmaz çocuk, beyindeki umur küfesine bu yaşlarda….
……….saat üç, yüzseksen derece
gözler gökyüzünün sarhoşu, biri güneşe aşık diğerinin aklında yıldızlar
ödenmemiş önceler gibi dünden kalma, yarına sarkan tarifesiz hesaplar
hiç aklına gelir miydi bir sabah, aç karına külahtan dondurma yalayacağın
belki son fırsattır bu, sırala haydi ne kadar çılgınlık kaldıysa yapacağın….
……….saat altı, derece ikiyüzyetmiş
son ağacın altında yaprakları kırmızı, som altın bir şarkı kulaklarında
makamında değil ama, bir başka efkar saklıdır zengin repertuarında
şimdi sadece dinlemek zamanıdır, ucuna belki bir yaprak düşer ayaklarının
bildiğin bütün yüzler unutulur, aklına gelmez isimleri tanıdıklarının….
………saat dokuz, derece üçyüzaltmış, sıfır noktası
bir ölü ağıt yükselir, bütün kanatları aynı anda kapanır pencerelerin
aysız karanlıkların arsız soğuklarında üşümeye başlar gecelerin, ellerin
son kilometre taşında kaybolur, iletkinin ölçtüğü bütün tam açılar
ve hasretten yana açık gitmeyecekse eğer gözler, diner bütün acılar….
tanrının avucunun içinde beş kimsesiz çocuk varmış
bir kuş konmuş derken, tam orta yere
biri tutmuş, biri kesmiş, birisi de pişirmiş,
öbürü yemiş, diğeri hani bana, hani bana demiş.
bir kuş konmuş milat çubuğuna, bütün gölgeler silinmiş ….
Kayıt Tarihi : 21.7.2008 09:17:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Her yaşam tam açıdır …….. Sıfır noktasında başlar, sıfır noktasında biter
![Cevat Çeştepe](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/07/21/ucyuzaltmisbes.jpg)
sözün özü ...şiirin anlatımı bu diye düşündüm ...eski masallara dödüm hala çocuk olmayı özliyerek gerçekten masalmı yazdınız sevgili cevat çeştepe....birazda hüzünlendim....tebrikler dostum...
müzeyyen başkır
duvarda künyesi tanrıda saklı yelkovansız bir saat,
kadranı beyaz, çeperi yuvarlak
altında bir çocuk, hepimiz biraz.
elinde iletki, gözleri mavi, kafası dazlak
duvarın rengi yok, duvar çıplak, duvar çırılçıplak …..
………saat dokuz, sıfır noktası
rahim ağzında kanlı bir çığlık, iki kanatlı pencere ağzına kadar açık
sanki ilk şafağın rengi çağlıyor çok uzaklardan, yeni sabahlardan
cinsiyetsiz bir isim aranıyor kulaklara fısıldanacak, bulunamıyor
em annenin memesini bebeğim bıkıp-usanmadan, dünya dönüyor….
………saat oniki, derece doksan
bütün duygular ayakta, tramplenden hiç düşünmeden atlamak için
zeminimizde okyanusun son damlası ya da hiç bilmediğimiz bir denizin
ama ilk öpüşmek gibi başka tatlar var ya, şimdi dillerde-damaklarda
hiçbir şey yük olmaz çocuk, beyindeki umur küfesine bu yaşlarda….
……….saat üç, yüzseksen derece
gözler gökyüzünün sarhoşu, biri güneşe aşık diğerinin aklında yıldızlar
ödenmemiş önceler gibi dünden kalma, yarına sarkan tarifesiz hesaplar
hiç aklına gelir miydi bir sabah, aç karına külahtan dondurma yalayacağın
belki son fırsattır bu, sırala haydi ne kadar çılgınlık kaldıysa yapacağın….
……….saat altı, derece ikiyüzyetmiş
son ağacın altında yaprakları kırmızı, som altın bir şarkı kulaklarında
makamında değil ama, bir başka efkar saklıdır zengin repertuarında
şimdi sadece dinlemek zamanıdır, ucuna belki bir yaprak düşer ayaklarının
bildiğin bütün yüzler unutulur, aklına gelmez isimleri tanıdıklarının….
………saat dokuz, derece üçyüzaltmış, sıfır noktası
bir ölü ağıt yükselir, bütün kanatları aynı anda kapanır pencerelerin
aysız karanlıkların arsız soğuklarında üşümeye başlar gecelerin, ellerin
son kilometre taşında kaybolur, iletkinin ölçtüğü bütün tam açılar
ve hasretten yana açık gitmeyecekse eğer gözler, diner bütün acılar….
tanrının avucunun içinde beş kimsesiz çocuk varmış
bir kuş konmuş derken, tam orta yere
biri tutmuş, biri kesmiş, birisi de pişirmiş,
öbürü yemiş, diğeri hani bana, hani bana demiş.
bir kuş konmuş milat çubuğuna, bütün gölgeler silinmiş ….
bu şiir okadar güzel farklılıkları katmişki deyim yerinde ise meze olmuş bir çok mesaj veriyo hikaye türünde,, masal tadında şiir adında harika olmuş kaleminiz daim olsun saygılar..''
gözler gökyüzünün sarhoşu, biri güneşe aşık diğerinin aklında yıldızlar
ödenmemiş önceler gibi dünden kalma, yarına sarkan tarifesiz hesaplar
hiç aklına gelir miydi bir sabah, aç karına külahtan dondurma yalayacağın
belki son fırsattır bu, sırala haydi ne kadar çılgınlık kaldıysa yapacağın….'
Sairin her siirinde oldugu gibi...
Bu siir de gizli bir öykü...
360 derecelik aciya ve 365 güne sigdirilan gizli mesajlardan olusan...
okuyani hüzünlendiren, düsündüren bir siir...
Gizli mesajlari cözümleyebilmek icin siirinin okyanuslarindaki derinligine dalmak gerekiyor....
Evet sair dostum,
'Her yaşam tam açıdır ……..
Sıfır noktasında başlar, sıfır noktasında biter'
TÜM YORUMLAR (112)