Ucuz Tarifler Şiiri - Yusuf Aktaşçı

Çocukluğumdan beridir ucuz tarifler biriktirdim hayal sepetimde
Kollarımı ısırıp etten saat yaparlardı ablalarım
Akrebi yelkovanı olmadığından , fark edemedim geçen yılları
At kestanelerine en afilli şutlarımızı çekip , atların şanslı olduğunu düşünürdük
Oysaki hiçbirinin toplarımızı yediğini de görmemiştik
Mahalle maçlarının ardından vaha olurdu şadırvanlar , hele ki lokma dağıtıldığında
Vitamin ihtiyacımızı da devlet dairelerinin aşılı ağaçlarından karşılardık
Gölgelerinde yerin çekimini bulamasakta , göğün çekimini bulmuştuk
Bulutları hayvanlara benzetip , yasak elmalarımızı ısırarak
En çok kuşlara yakışsa da gökyüzü
Ansızın göçen tekirime de her zaman yer vardı maviliğinde
Kışın naylon poşetlerle kayıp ,  yazın pedal koparırdık aşıklar yokuşunda
Güneşin doğuşunu izlemek de bedavaydı burada ,
batışını da
Arşimeti yanlış anlayan dedelerden kalırsa , mesir macunu da bedavaydı nisan sonlarında
Bıyıklarımız terleyip , kanımız kaynayınca anladık insan hayatının ucuzluğunu
Makarnanın , patatesin kırk çeşidini bilirdik  sırtımızdan geçindirdiklerimiz gibi
Sonradan öğrendim ocaklarda pişemeyince soğanla , isyan sebebi olduklarını
Az çorba isteyip bol ekmekle doldururduk karnımızı  öğlen aralarında
Ta ki "Çorba bizden olsun ekmeğin parasını verin" denilene kadar
Biber değil ama hiç istemesekte gazı bedavaydı okul çıkışlarımızda
Vatansa , ekmekse davaları iki slogan da biz atardık
Sadece bizim anladığımız espriler yapıp saçmalardık arkadaşlarla
Çantalarımızdaki artan limonları verirdik , yol boyunca tanıdık midyecilere
Çizgilere basmadan varırdık , hurdalıktan devşirdiğimiz demir kapılı evlerimize
Mazotumuz varsa köprüler ve yollar da bedavaydı bayramlarda
Hiç gidemesekte dereleri kurutulmuş uzaklardaki köylerimize
Işığı gelmekteydi rutubetli odalarımıza
Tanıdıklara borç takıp yaşamak da bedavaydı , adamlık da
Kaybolmak da bedavaydı şehrin sokaklarında , yol tarifi de
Cehalet de bedavaydı , kütüphanelerdeki kitaplar da