genel geçer sözlerdi herkesin söylediği
bir deniz fenerinin ucunda biriken arzular
gibi yalındı ince parmaklarla dokunan
otantik halıların gizemi
ah, gizem deyince bi durunuz lütfen
dün bir gizem gördüm sokağın ortasında
bir gizem gördüm dudakları uçuklatan
bir gizem ki gizem işte öylesine gizem
öylesine derin ve içten ki öylesine
herkesin parmakları dudaklarındaydı dolu dolu
herkes parmaklarını ısırıyordu şaşkınlıktan
bir ben sevinmiştim gizemden dolayı
bir gizem ki parmaklarımın ucunda
bir bilinmezlik kitabı okudum sayfalarca
okudum okudum da bitiremedim
bilinmezlik biter sandım yanılmışım
dün başlayan bi şey bugün biter mi hiç
okudum okudum yalnızlıktan yoruldum
sonra bir yağmur yağdı sırılsıklam
ben ıslandım herkes ıslandı sırılsıklam
daha dün ölenler ıslandı sonsuzlukta
çiçekler ıslandı saksılarda gülfidan
yağmur yağdı yalnızlıktan yoruldum
ben böyle bir yağmuru görmedim kendimce
oysa sen gözlerini bana bırakmıştın
temelli bırakmıştın gözlerini, ödünç bırakmamıştın
al gözlerim senin olsun demiştin ya hani
ben senin gözlerinle yaşıyordum çoktandır
uzaklarda yaşıyordum ama senin gözlerinle yaşıyordum
hiç ummazdım bırakıp gittiler beni
kendi gözlerimle başbaşa kaldım şimdi
ummazdım ben bunu hiç ummazdım
ben senin gözlerinsiz nasıl yaşarım şimdi
sonra ben kendi cenaze törenime gitme gafletinde bulundum
insan kendi cenazesine gider mi demeyin, neden olmasın
öyle bir kalabalıktı ki sormayın
cami avlusuna sığmamıştı bedenim
neydi o ayaküstü konuşmalar uzun uzun öyle
kimse görmemiş gibi birbirini çok eskiden beri
ve sağlı sollu çiçekler melodram
donuk donuk bakışları ağaçlarda kuşların
donuktan da öte dopdonuk yani
herkes helalleşti benimle sen dahil
oysa ne kavgalar ederdik seninle
karıncayı bile incitmemiştim ömrümce
herkes helalleşti benimle karınca dahil
sonra bir alkış koptu ki ben kendimi ne sandım
bir alkış ki öylesine bir alkış işte, okkalı bir alkış
sanki sahneden ayrılıyordum da bis yaptılar sanki
koyu dolu ıslıklar da artısı
ben bunu istemezdim istemezdim hiç ama hiç
benim törenim gibi bir tören görülmemiştir
kendi cenaze törenine gitme gafletinde bulundum
bir daha olsa gitmem, bu son olsun
şimdiki aklım olsa gitmezdim sanki
seni düşünürdüm ölümün koynunda
aşık olurdum gözlerine yine her zamanki gibi
ölürken aşık olunmaz mı ki, neden olmasın
ey uçurumları içimin
boşluğa terk etmeyin beni
ağaçlar gizli gizli üşürken yaz akşamlarında
al yazmalı yalnızlıklar unutulurken
kırık bir umudun kıyısında
bırakın çıldırayım deliler gibi
ey uçurumları içimin
boşluğa terk etmeyin beni
gözlerimi kör etmeyin
sözlerimi
ama değil mi
istanbul; 20.05.2013
Zeki TüyenKayıt Tarihi : 18.9.2013 12:56:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Zeki Tüyen](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/09/18/ucurumlar-22.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!