Anaydın sen,
Gümüş saçlarınla toprağın bereketini avuçlarken,
Verirken sol gögsünle hayatın anlamını bebegine!
Her kesin bildigi ama görmedigi bir coğrafyanın nasır tutan ellerini taşıyordu saçların.
Otobüs yolculuklarında inipte adımlamadığım bir sokağın hüzünlü gülümsemesini kucaklarken sen,
Uzak rüzgârların en uzak esintisini sakladım saçlarını okşamış deyip, baş köşesinde yüregimin...
Anaydın sen,
Ağrı'ın(m) da yüzü yüzün(m) e yabancı bir toprağın ezgisi.
Sen degildin o toprakta doğan,
Ölümün nedendi?
Nedindi seni bırakmak oralarda?
Bu renksiz üşümenin anlamı neydi?
Kendi küskünlügümü yaşarken senin benden habersiz olduğun zamanlarda,
Bozkırlar asıp bırakmıştı yıldızlara gecenin huysuzluğunu.
Ellerim,
Gözlerim,
Alnımın çizgisi,
Bilemedi yıldızlar sabaha kaçarmış.
Oysa hasta düştüğümde dualara duran avuçların,
Açlığımda oturduğumuz sofrada tokluğumun sebebinde diz kırman,
Okullu günlerimin sevecen çığlığında ekmegime sürdügün domates suyu tadı şevkâtin,
Üstüm başım çamurlu günlerimin şıpıdık adımlarında sevmenin resmi sol yanın,
Önlügümün temiz yakası bakışların,
Ki ben onu yüregime kurdelam ve yoluma yoldaş yapmıştım!
Anaydın,
Ademin kaburga kemiginden koşup gelerek.
Gece yarılarına kadar sabırla bekleyen,
Saran,
Isıtan,
Yangın mavisi ateşlerde sırtıma havlu koyan.
Yaşamak hüner degildi,
Gül kokan bir yalnızlıktı bana düşen şimdi senden sonra!
Sele vermekte varmış zamanı bir dağın yamacına oturup!
Tanımadan seni çığlığımı kuşanıp sıcaklığını özlemekte varmış yıllar sonra...
Anaydın,
Dünyanın kahrını çekerek sırtında.
Erkegine kadın olmak düşmüştü,
Karnında hayatın sevecenyüzü belirirken payına;
Aynaya bakacak zamanın olmamıştı su çekmekten kuyularda.
Sabana koştunmu bilmem,
Tandırda terledin,
Ekmegin yüzünde emegin durdu,
Kutsallığına sadık gıkın çıkmadı.
Nefesini bile yuttun bazen,
Kadınlığının başkaldırısı düşmüşken beyninin ortalık yerine...
Nice lacivert gecelerden geçtin,
Sabahın mavi renginde çocuklarına temiz bırakmak için güneşi.
Karşılık beklemeden süpürüverdin kapınızın önünü,
Kanatları kirlenmesin diye kuşların.
Düşlerinden gelen ağlamayla kapatmadın kapılarını hiç.
Yarına açmıştın kollarını,
Umuda,
Gelecege,
Katmer katmer.
Kalbinin yağmurlarını toplayıp yıkamıştın bebelerini,
Oğullarına dağ olmuştun,
Sırtını yasladılar kimseler ilişemedi yanlarına.
Kızına bulut,
Kol kanat gerdin.
Kar yağmasın saçlarına;
Gülümsemeni toka yaptın,
Salınmasın diye fırtınalarda toza vermesin telini...
Anaydın sen,
Dara girince belalı başım,
''Ana nerdesin kurtar beni'' diye geçirsem içimden kısık sesle bile, duyandın.
Yere düştügümde kanayan dizlerime kolanya sürüp nefesinle acımı paylaşandın.
Ağlasam ağlayandın yüreginin odasına kapatıp kendini.
Gözlerini görmedim, yaşlarımda büyüttüm sadece özlemini bilirsin.
Bilirsin ansızın içime dolan sızını.
Bilir misin sızımın etinde açılan yaraya tuz basan uçurum yalnızlığımı görmemişligimde seni?
Acıtır tuz basılan yara; ama çabuk iyileşir demez miydin unutmak?
Sakalımın uzadığı yanaklarımda neden mezar kazılıyor öyleyse gamzeler yerine?
Bak büyüdüm ben ama unutmadım...
Söyle be Ana güncesine mevsimsiz kar yağdıran bu öfke neden gözlerde?
Acıya örtünen bedenime suskunluk ağır geliyor.
Şimdi kalkıp gelsen diyorum Ana,
Avluda ağaçlara su versen, uzaktan izlesem seni,
Yine patikalara düşse yolumuz seninle.
Akşam çorbana ufaladığımız yıldızları tıka basa yesem kaşık kaşık,
Büyümeyen tıfıl bir ayakkabım kalsa boyum,
Dokunduğun yerde yeşermek için
Sen avluda ağaçlarımızı suladığın gibi sulasan çocukluğumu...
Olur mu dersin?
Yine gürül gürül akıp yaşamın ortasında büyütür müsün beni ellerimden tutarak?
Lastik ayakkabılarımın yırtık yerine gözlerinle dikişler atar mısın yine?
Eldivensiz kaldığım zamanları umursamadan elimi hohlayarak ısıtır mısın
beter kışlarımızın en beter zamanında?
Sabah erken uyanmalarının gizli adımlarını atar mısın tek oda bir salonda uyanmayalım diye?
Yine çamaşır, bulaşık yemek telaşın olur mu?
Konuş, olur mu dersin Ana?
Durma öyle in gökyüzünden melek olduğunu unutup
Uçurum yalnızlığını böyle susarak anlatma!
Uçurum yalnılığı(n) m devriliyor üstüme Ana nerdesin?
Gögsümün sol yanı çeviriyor içime yüzünü,
Çocuk degilim artık kalk gel yalnız başıma büyütme beni buralarda.
Seninde sızlamıyor mu ak günlerin kalbinde toprak olsada?
Bana yüreginin avuçlarında yer aç bir kuş mezarında kanat çırptığında
Bilirim,koklamasamda kokunu
Saçlarının rengini, gögsünde taşıdığın acını
Türkçe adının Kürçte anlamını bilirim oğlun olamasamda;
Anam kadar, Anaydın sen
Benim babasız kaldığım zamanlarda...
13.05.2007/Diyarbakır
Deniz EkremKayıt Tarihi : 13.5.2007 02:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yarışmaya girmemiş ama gönlümüzden birinci gelmiş şiirini kutlarım... Yüreğine, ruhuna sağlık...
TÜM YORUMLAR (1)