Uçurtmalar Şiiri - Samira Samiraninsiiri

Samira Samiraninsiiri
319

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Uçurtmalar

Uçurtmalar, kış göğünün ince derisinde
birbirine değen yaralar gibi süzülüyordu.
Camla sıvanmış iplerde çocuk sesleri,
rüzgârın avucunda saklanan bir yemin.

Bir nar ağacının gölgesinde iki çocuk:
biri masalları yazdı, öteki sessizliği.
Toprağa her harf düştüğünde
bir sadakat büyüdü, adı söylenmeden.

Sonra bir sokak daraldı içimize.
Karın beyazına düşen karanlık bir gölge,
bir uçurtmanın mavisi, kırılan bir bakış.
İnsan en çok kendi ardına düşerken kaybolur.

Gurbette çay buharı utançla kabardı;
dilime sığmayan bir geçmiş,
her bardakta kıyıya vuran taşlar gibi
adını çıkarmaya çalıştı kalbimden.

Döndüm, şehir kabuğu soyulmuş bir nar;
her tanesi bir hatıra, her sokağı imtihan.
Kapılar sustu, duvarlar konuştu;
yıkıntılar bile bekliyordu bir “olur”.

Yorgun gözlü bir çocuk buldum sonra:
oyuncağı sapan, gözyaşı bir göl.
Avuçlarına rüzgârın ipini verdim:
“Tut,” dedim, “gökyüzü kırılmazsa kalbimiz de onarılır.”

Koştum yeniden, bu kez kaçmak için değil,
düşürdüğüm masumu içimden kaldırmak için.
Affı bir uçurtmanın kuyruğuna bağladım;
her düğümde bir günah çözüldü,
her kıvrımda bir baba susmayı unuttu.

Ve rüzgâr nihayet rüzgâr gibi esti.
Yaralarımız kök, hatamız yol oldu;
göğe bırakılan her renk
bir çocuğun alnından yük aldı.

Uzakta küçülen maviye bakıp fısıldadım:
“Senin izinin hatrına, yine koşarım.”
Çünkü bazen en doğru dua,
gökyüzüne tutulan bir ipin titremesidir.

Samira Samiraninsiiri
Kayıt Tarihi : 13.9.2025 22:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!