Üç beş on on bin adam
Yürüyorlar korkmadan
Her birinin elinde kalem
Yüreklerinde aşk, gönüllerde dem
Bu dava ağır, bu dava güç
Bu davaya vurulmaz gem
Diriliş eri, on binlerce güzel adam
Giymişler kefenlerini, ilerliyorlar durmadan
Kalemleri süngü, göğüsleri miğfer
Ne olur bana da yanında bir yer ver
Kim ayağına pranga vuracakmış
Boynuna urgan asacakmış
Şaşarım, ama korkmam
Korkma demiş Resul
Bir an olsun endişe duymam
Esaret mi?
Yok bu kelime belleğimde
Nefesimde sayısız nice adam
Damarlarımda ecdadımdan bir kan
Sanmasınlar satarım
Emanetçisi olduğum davamı
Bu dava ab-ı hayat
Bu dava canlı
Üç beş on on bin adam
Haykırıyorlar lakin duyan var mıdır?
Sanmam...
Yürü, diyor bir adam
Yürü! Sen bir imparatorluk varisisin
Öyle bir adım at ki dünya titresin
Ben kışın ayazında doğdum
Sen baharın çocuğusun
Yazı da göreceksin
Ay yıldızı yine sen yükselteceksin
Takastan bahsediyor bir başka adam
Bizden dilimizi aldılar
Yerine hiçbir şey koymadılar
Hayır! Yok iznim!
Bu beden de benim, ruh da benim
Dilimi de yeniden ben dirilteceğim!
Bir güzel adam gülümsüyor
Umutsuzluk yok, diyor
Bekliyorum üstadım, bekliyoruz
Gülün açacağı, bülbülün öteceği günü
Mıh gibi kazıdık aklımıza
Unutmadık sözünü
Umudumuzu kaybetmeyeceğiz
Çünkü biz Ümmet-i Muhammedi’yiz
Güzel adam yavuz gibi olur
Bahadır gibi, dimdik ve cesur
Oluk oluk aksa da kan
Vazgeçmez ecdadı anlatmaktan
Tarihi sevdiren adam
Ne de güzel demiştin
Tek yol var, o da Peygamber’in
Ay karanlık, yıldızlar dökülmüş
Bu çağdan nefret ettiğim bir gün daha
Etimle... Kemiğimle...
Şiirin zarif oğlu, bilinmezler şairi
Sana bu sözleri söyleten neydi
İsmin acz tutuyor belki ama
Hakikatte biçare biziz, biziz âmâ
Esir iken Kırım, Kerkük, Türkistan
Ona zindan olur Maraş, Elbistan
On binlerce adamdan sadece biri
On binlerce adam kadar dertli
Anlamadılar seni Üstadım, anlamadılar
Aşkını bir sarı saçlı kızdan ibaret sandılar
Kimi güzel adamlar da var ki
Pehlivan gibi, delikanlı ve kuvvetli
Gencecik yüreklerine sığdırdılar davayı
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta
Solup gittiler, yitirdiler canlarını
Ne mutlu Müslüman’ım, diyene
Vurulur mu hiç kelepçe
Dili pak adam kolunda yalnız saat taşır
O saat de Kudüs’e ayarlıdır
Sen bizlere abi oldun güzel adam
Biz Kudüs’e ana olamadık
Kan ağladık her akşam
Yaş yerine irin akıyor gözlerimizden
Ayaklarımız bir güç bekliyor Kudüs’ten
Kimileri yardan geçer, kimileri serden
Kefenlerini giymişler ta ezelden
Dillerde tekbir, Hak bir, Hakikat bir
Diriliş ruhudur yanan, küffar iyi bilir
Türk oğlu Türk, bırakır mı yurdunu
Öz ülkem burası, benimdir Anadolu
Bir adam ki bin adama bedel
Ablaların ablası, yüreğinde hep keder
Adaleti senden öğrendik
Mahkemeler kurduk vicdanımızda
Yasal da olsa hak değil dedik
Sen bir mumdun karanlıklarımızda
Ve üç beş on on bin adam
Çekinmezler üç beş soysuzdan
Kimler geldi, kimler gitti
Gidenler, kalanlardan daha diri
Onlar ki sonbaharın dökülen yaprakları
Onlar kışın karı delen çocukları
Kimisi baharı gördü
Yazın gelişini müjdeledi
Kimisi erken göçtü
Kiraz çiçeklerini koklayamadan gitti
Lakin her biri umutluydu
Güzel hayaller kurdu, kurdurttu
Haykırdılar it ve eniklerine karşı
Susmadılar, susturulamadılar
Peygamber hadisine nail onlar
Cennette Firdevs makamındalar
Kayıt Tarihi : 19.12.2024 11:22:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hayırlı çalışmalar.
TÜM YORUMLAR (2)