Nedir bilinmeyen?
Önceki zaman mı?
Yaşadığımız an mı?
Yoksa gelecek an mı?
Önceki bilgiler mi?
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
İnsan Allah'ı yeterince bilse, an kavramı yeterince oturur. Hiç bir sorun kalmaz. Kutlarım üstadım. Sanki kuranın özetini vermişsiniz.
An en kısa zaman birimi yada bölünemeyecek zaman birimi olarak tanımlanıyor.En kısa zaman nasıl ölçülüyor.Düşünmeye davet eden şiiirinizi kutlarım.
Mehmet Özer2
hayat bedel ödemek midir. yoksa bir bedel olmak mıdır?
yaşamak günü yakalamadan olabilir mi acaba.
bu gün insan sıfatı edinilmiş bir bünye ile insan olmak erdemini taşımak değilmidir aslolan.
çıkarsız beklentisiz ve ama insanlık adına..
yüreğinize sağlık mehmet bey.
insanı düşünmeye ve belki kendisiyle tartışmaya yönlendiren bir şiir olmuş..
yaşamak bilmeyi gerektiriyor bilinmezlikler....
umut?
şiirle ve hoş kalın
Şiirin derin mahiyyetinde öz olarak, o an'ı bilmeği; insanın zamanı ve mahiyetini bilmesi, ne yaptığını bilmesi, neticede kendini bilmesi olarak ifade edebilirim ki, mesele de budur sanırım...
İnsanı bu tefekküre sokmak da, insanın kendini tanımasına vesile ne güzel bir hizmet... Şükrân ve saygılar o gönül ve yüreğinize...
bilinmezlik
paradoks halle dönüşmüş
sanki dizelerde..
saygılarımla
AN' işte sihirli kelime bulmuşsunuz tebrikler üstat...
Ret ederek bilinenleri,
Niçin bilinmeyene gidersin? ” ..Anlam dolu şiirinizi yürekten kutluyorum...Tebrikler...atıl kesmen
Mehmet Bey, yine felsefik bir şiir daha. Vermek istediğiniz mesaj çok iyi, ama bazı okurlarımız bu mesajları farklı yorumlayabilir. Açıklıkta fayda var. Şiirin biraz düzenlenmesi gerekir. Felsefik anlatımlarınıza hep hayranımdır. Tebrikler.
Selamlarımla,
Nedir bilinmeyen?
Önceki zaman mı?
Yaşadığımız an mı?
Yoksa gelecek an mı?
bence üçüde bilinmezlikte geçmişi yaşadım neden oldu diye, şimdikini düşünüyorum neden oluyor diye, geleceği düşünüyorum nasıl olacak diye anlıcanız hep bir bilinmezlik Mevlam hayırlara vesile kılsın tebrik ediyorum değerli yüreğinizi selam ve dua ile
sennur çetin
Sayın Mehmet Çoban kardeşim, Şiir az sözle çok şeyi anlatabilmeye denir.
Biliyorum, her gönül gibi gönlünüzün de övgüler beklediğini.
Ama ben dostluğu seçtim. Bu şiirinizde aynı manaları içeren söz kalabalığı var.
Yani bu şiir budanmak istiyor.
Vermek istediğiniz mesajı bırakın, yeter.
Bir notum vardır, kendime ait;
Ben beni anlatamam kendime bile/ Ardımda bıraktığım,
saniyem dile gelir...
Felsefeniz, vermek istediğiniz mesaj güzeldi.
Yüreğinize sağlık kardeşim. Başarı yollarınız açık olsun.
NOT:
Bu yorumumun görünmesini istemezseniz silebilirsiniz.
Daha sonra yenisini yazarım. Dostça, Saygılar ve Sevgiler...
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta