Sokaklar bir gölgenin üzerine ağ gibi düşmesini,
Yaşamlar üzerlerinde ki gölgeni gitmesini
Bekleyenlerle dolu
Ağa her düşenin başına
Fırtına kopsa hiç bir şey düşmüyordu,
Belki de düşüyor farkında değildi
İçinde sağlığa, içinde hastalığa,
İçinde zenginliğe,
Yoksulluğa, özgürlüğe
Çoğunluğun köleliğe rızası yatırıyordu.
Bir sokak, bir mahalle, bir şehir dolusu yaratık,
Akıllısı, delisi, aptalı, zekisi, çakalı, cini,
Genci, yaşlısı, kadını, erkeği ve her biçimi vardı.
İyi ve kötü hepsinin üzerinden akar geçerdi,
Sadece kendi varlık sebebini bilenler
Kendi yolunu seçerdi.
Tutunmak yaşam biçimiydi,
Neye tutunduğunu
Neyin önemi olduğunu bilmeden tutunurdu,
Yeter ki tutunabileceği bir dal olsun yeterdi.
Akıntıya direnmek öğretilmişti,
Akıntının dibi taş doluydu,
Yerinden taşı kim söke bilirdi
Ne zaman içlerinden biri tutunmaktan
Vazgeçmek isterse,
Tutunarak asılı kalıp bıkmaktan,
Gözlerimin gördüğü yere kadar,
Akıntı ile sürüklenerek istediği yere
Gitmek isterdi.
Kendilerini götürmesine izin veren
Birinin çıkmasını bekler,
Diğerlerini de peşine o zaman
Takarak sürüklerdi.
Onu gören başka yaratıklar
Ona neredeyse tapmaya başlardı,
Hayatın bir yolculuk olduğunu,
Kendini koyverme cesareti,
Serüven de olsa gerçek hayatın
Kendisi olduğunu söylüyordu.
İçindeki ses yoluna git ve mutlu ol diyordu,
Tutunarak beklemek yerine
Yoluna koyuluyordu
Önder Karaçay
Önder KaraçayKayıt Tarihi : 12.7.2016 23:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!