Rüzgâr kesiği bir gece…
Kızgın günsonu toprağının buharlaşarak salkım söğüt yapraklarının nemlendiği, aytutulması sonrası bir görüşün nemli bakışları yapışmış yaprakların sivri uçlarına…
Gündüzün bastırılmış duygularının sinerek saklandığı karanlık gecelere uzanarak saklandığı an zamanlarının doluştuğu, anıların fışkırdığı gecelerden biri…
Bütün yalnızlıkların kolkola girerek sinsi beklentilere ulaştığı, rüya veya düş kaçağı saklıların oluştuğu tepecikler sanki…
Kendini kendinle sakladığın, kaçaklıklara kapandığın, dar zamanlar belki de…
Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Devamını Oku
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık