Gülümserdim, güneşin uykusunu getiren ikindi sularında
Kilerimde tutku dolu fıçılar biriktiriyordum.
Açılınca güneşi kıskandıracak
Ağlardım, gülerek ağlardım yanı başımdakiler duymasın diye.
Konuşmalarım uzun ve sessiz ıslıklarla sürerdi gün boyu.
Kilerimin kapısından kimse bakmazdı içeri.
Düşlerim tıka basa dolu bekler niye?
..
Deniz koydum adını
Kızıl bir ırmak olup
Akacağım yüreğine
Kıvrım kıvrım, büklüm büklüm
Sevdam, tutku denizinde
Kaybolacak belki de
Bense, sende sensizliği
..
Sen kalbimde hiç bitmeyen bir tutku,
Sen hayallerimin baş köşesinde duran,
Sen gözlerimde ki mutluluk,
Sen ruyalarımda ki tek kişi,
Sen şimdi nerede,
Nasıl bir yerde,
Güvendemi diye güşündügüm kişi,
..
Yüreğinden vurulmuş bir kuş misali
Kanat çırpar dururum sensiz ufuklara.
Gözlerinde damlalar birikmiş kara bulut misali
Hiç durmaz yağarım sensiz yollara.
‘Tutku nedir’ nereden bilebilirdi ki tutkulu kuş?
Hiç bilmiyordu, yağmur yağdırana kadar.
..
tutku gerek biraz
biraz zehirli yemiş dalı
bolca roka yaprağı
yaprağa meze balık
bir de buzdan sağılmış rakı
bir de sidiğe bulanmamış
..
Uzaktan duyulur sesim;
Nefes nefes; tutku tutku hissedersin
Aşıksan bilirsin
Anlarsın sen de bu halden
Ve doyumsuz seversin…
…
Sonra sorgu yok;
..
Sen beni hayata bağlayan tek varlık
damarımda dolaşan kanımsın
sen içimde büyüyen yangın
sonu olmayan aşkımsın
sen bana yalnızlığımı unutturan
dertlerimi uzaklaştıransın
sen uğrunda öleceğim tek insan; tek sevdiğimsin
..
Mutluluğun dalgalarında gizin suları kirlenir,mavi yelkenli ruh seferim gelir, beni alır sensiz kalakaldığım isimsiz sevda kraterlerinde kurtarır.
Bakışlarının ummanları tuzlu sular yutar sensiz,nefessiz kaldığımız teneffüslerde.En tenha bir gölgede bakışmak gerek,bütün okulun gözü görmesin kör bakışlarımı.
Rengine paketlenen bir düş yumağım var,Türk edebiyatı dersinde şair hocamızın yazıp okuduğu şu şiirin son mısrasında biraz öldüm can hışımım.
“İlmi düşler çiziyorum tuvale, ruhumda tatlı ırmak akar gülüşüne
Masallar akraşır dostluk merdivenlerinde ben ile sen arasında Kaflar uzar.
Tutkun, taptığım yüreğin Yollug Tigin tarafından yazılmamış anıt gölgesinde alınmış terimle yazılmış gelişmiş özlemdir.
..
Seferberliğe hazırmış doldurulan hazan kilerimizde ilk baharlar açılınca… Biz yangın sevdamızı beklentisizliğin durulanışında açtık.
Ay kraterlerinde bir tutam tutku ırmağı akar yalancı cennetimizin Kevserlerine. Yalnızlığımızı paklayınca, tenimizi yağmurlar aklaştırır.
Bir buluttan nem kapmanın kapanında çıkmalasın,nadas sevdamda in cin inci ararken, sensizliğin ırmağı çağıldayıp duruyor.Oysa yüreğimin tarlasında binlerce sen mahsulü yetişir.
Bu huzuru çıkan çivit düşler resitalinde nemli bir bulut olarak düşlerime yağıver. Kumruluğunun kuruttuğu uzak kalışlarımı, yanımda nefes alışınla şehri zar eyle.Şehrazat ol gecelerime.Her gece bin bir güzelin toplamından bir tutku sun bana.Bense ,seni anlamayan gaddarı olam.Kadarlanmış,kederlenmiş bir kaderin kare köklerinde,kök hücre uygulaması yap.Beklentisiz geceler sun her gece, her gece bin heceye böldür kendini.
Gülmeyi ve ağlamayı gül kurusu aralarına sakla.Biraz ağla; ama bana gülmeyi öğret.
Düşleri yırtılmış yaşamın döşeğinde bir gün gelirsin, bir gün gözlerime ışıldarsın,bir gün “ gün “ olmayı yamala.
Üzerimize örttüğümüz sevda çarşafımız kirlendikçe,yıkanmak gerek hataların haşirinden. Çiçek çiçek büyülensin uzak kalışlar,bir tarih kadar ten ve tin olmak gerek.
..
aşk gibi sevda gibi ya da herhangi bir varsayım peşinde,
tutkuyla bir amaca yönelip,
daha sonra o amaca ulaşmak ve gerçekleşip istediğinle kavuşmak,
aslında en büyük ayrılıkların başlangıcı..........
ve bu buluşma;
o arayışlar içindeki amansız merak ve heyecanların yok oluşu
ve peşinden sıradanlığın gelip herşeyin cazibesini kaybetmesi.........
..
Katıl bana
Masum bir oyun,
Sana vadettiğim!
Senin sevildiğin,
Benim sevdiğim.
Ebe yok
Sobe yok
..
Cehennemi yaşatıyor yakarak canımızı
Yaşatıyor bu günlerde geçmiş her anımızı
Yakarak geçmişi, her dem ağlatır anamızı
Canımızı anımızı anamızı ağlatır
Özledikçe memleketi izledim hep uzaktan
Memleketi gelip görsem kurtulsam bu tuzaktan
..
bir serenad masalı yorgun akşamlarda
tumturaklı bir sigara dudaklarımda
dopdolu gecelerin ortasında kurşunum bitmiş
mevzilerde çakılı kalmış umutlarım
göğsümde çakılı kalmış şarapnel parçaları
oysa içimdeki heyecanlar sonsuz artı sonsuz
ağır yük kamyonları geçer üzerimden
..
Bu bastığın toprak yada taş öte
Ezdiğin kalbim di sevgili
Ruhum sıkkın ve yorğunum üstelik.
Cefası geçmeyen dertlerde sendeyim
Elem,elem üstüne yıkılmış
Sonsuz sensizliklerdeyim
Tutku yada arzu değil bunlar,anla
..
Başladı bak fırtına avaz avaz gökyüzü
Yağmur tüm günahkar bedenleri yıkıyor
Kapkaranlık dünya
Her yerde kara bulutlar
Çığlık çığlığa insanlar
Aşka sığınarak kaçmaya çalışıyor
AŞK...Kutsal emanet..
..
İçimde titreyen çocuk oldun
Kalbime giren yine sen
Izdıraplı çığlıkları susturan
Kan kusmuş geceleri unutturan
yine sen oldun
Vazgeçilmez tutku oldun
..
Suçum neydi neden di bu ceza...yoksa anlamsız mıydı hersey...yoksa ben miydim anlamsız olan...
Herşey bitti gidiyorum diyorsun dur yalvarırım gitme... kulun olurum, kölen olurum yeter ki gitme...
Dur neden gidiyorsun bu aşk bitmiş olamaz...bir anda hersey bitmiş olamaz...
Neydi bu aşkın bitmesine sebep...nasıl biterdi böylesine buyuk bir aşk, nasıl son bulurdu...
Sus yalvarırım inandırmaya çalısma beni... bu aşkın bittigine hiç bir zaman inanmayacagım...
Hiç bir zaman gittigine yok olacagına ve bir daha hiç olmayacagına, seni bir daha göremeyecegime inanmayacagım...
Ne düşünüyorsun arkanı dönüp çekip gitmeyi mi? yalvarırım dur hele bir şoyle otur soluklan...
..
Yüreğinde hep isyan
İçinde konuşan şeytan
Gönülde arzu, tutku
Saraylarında sultan
Har vurur harman savurur
Evine girmiş düşman
Sinsi, sinsi planı var
..
Boşverin gitsin. Nasıl olsa bir aşk, bir ihanet, bir tutku, bir intikam, bir cinayet, bir müzik, bir penis, bir yalnızlık vs. yada ne bileyim belki başka bir boşluk doldurur boşluğu. Siz boşverin gitsin.
Kendinizi kandırmakta ikna kabiliyetiniz o kadar gelişmiş ki kendinize kendi yalanlarınızı pazarlarken, bir nevi kendinizi kazıkladığınızın farkına varmadınız. Ucuz ve adi yalanlar sattınız kendinize. Aptal yanınız ne yazık ki bunları güvendiği satıcı olan kendinizden hiç düşünmeden aldı. Sonra kendi kendinize kaldığınızda anladınız kendi kıçınıza tekmeyi patlatan ayağın sahibinin yabancı olmadığını. Yine maharetli pazarlamacı pezevenk kişiliğiniz çıktı ortaya ve yine ucuz yalanlar kakaladı size. Bu yüzden suçu başkalarında aradınız.
Kendilerinin ne kadar sevilmeye değer biri olduğunu kanıtlamaya çalışması aslında insanların sosyalleşme diye adlandırdıkları şey. Bu yüzden kutsal yalnızlığı kötülerler. İşte bu ego bütün yalnızlığın içine sıçan. Aslında yalnızlığın kötü bir yanı yoktur. Her insan nasıl olsa kendini sever ne kadar inkar etse de. Sevilmeye çalışmazlar, sevilmeye değer olduklarını kanıtlamaya çalışırlar sadece.
Bir çok kez kendinizden kaçmaya çalıştınız. Utanacak şeyler yaptınız çünkü. Düşündüklerinizden kaçamadığınız gibi düşündüklerinizi yapamadınız da. Pişmanlık mı? Belkide. Belkide yalnızca yeteneksizliğinize yakarışınızdı. Yanaklarınız al al oldu aynaya baktığınızda çekingenliğinizden. Kendi yüzünüze bakacak yüzünüz kalmamıştı çünkü. Koştunuz, koştunuz, koştunuz. Sizi yoranın hayat olduğunu sandınız salakça ama kendinizden kaçışınızın yorgunluğu olduğunu bal gibi biliyordunuz. Ve hayat artık sadece bir koşuşturma oldu sizin için.
..
Bir tutku mu bilmiyorum?
Ardından koşup gidiyorum
Gül ve diken misali
Güller onun,dikenlerse
benim kalbim,
Bir sevgi mi bu bilmiyorum?
..