Tut elimi de yine, bir kez daha bak gözlerime, Bahar.
Son konuşmamızın üzerinden neredeyse bir yıl geçti.
Benim kalın kafam pek sözden anlamıyor bahar. Senin suçun yok.
Çizdin çizgilerini, kendince anlattın her şeyi. Yalnızca bana değil.
Buz gibi ırmakları da gördüm, sırasını sabırla bekleyen, her renkten
Çiçeği de gözlerimle gördüm. Ne kadar da sabırlı şu mevsimler değil mi Bahar?
Biraz bana küskün müsün yoksa?
Biliyorum, farkındayım sen hiçbir şeyi saklamadın benden. Görevini tam olarak yaptın.
Her türlü çiçeği, ağacı, canlıyı yeniden uyandırdın onlara can verdin ve her zamanki gibi başarıyla yaptın görevini.
Gören gördü, anlayan anladı.
Ben ise Bahar, sana ısrarla ‘’Saklama benden hiçbir şeyi’’ dememe
Rağmen, Yine o sarhoşluğa kaptırdım kendimi de hiçbir şeyi, anlayamadım. Sen den sonra Yaz geldi bahar. Yine hiç bir şeyin farkında değildim. İçim kavruluyordu da ben farkına bile varamadım Bahar. Sonrasında Kış da geldi Bahar. Bir tuhaftı Kış bu sene Bahar. Gökyüzü delinmiş gibi yağdı yağmurlar, soğuk yağmurlar yağdı. Soğuk Rüzgarlar esti. Onlar da bir şeyler haykırdılar ama ben yine hiçbir şeyin farkında değildim Bahar.
Ama Bahar, sen yine de bana sanki bir şeyleri söylemeden gittin sanırım geçen sene.
Sanki o güzel sahilde içime tüm kokuları alırken biraz fısıldaya bilseydin keşke bana.
Ama sanırım onu da anlayabiliyorum. Belki de herkes kendi anlayacağını kendi deneyimiyle anlayabilir mi demek istedin?
Ama benim kalın kafam sen yeniden gelmeden çözemedi onu, Affedersin Bahar.
Gerçeği öğrendiğimde ve kalın kafamdan içeriye alabildiğimde,
İnan bana Bahar, Senden geçen yıl sen gitmeden istediğim gücü
Buldum biliyor musun?
‘’Tut elimden de anlat bana Bahar.’’ Demiştim ya sana, Çok teşekkür ederim ki geçen yıldan aklında kalmış sanırım. Bu yıl tam zamanında ben yere düşmeden yeniden yetiştin de şimdi yeniden ayaktayım. Bazen, gözyaşlarımın farkında olmadan yanaklarıma kadar indiğini hissetsem de bilinçsizce, Olsun! Diyebilecek kadar da
Değiştiğimi görüyorum. Serbest bırakıyorum gözyaşlarımı. Bir süre sonra kendiliğinden duruyorlar ve yanaklarımda, içimde yıkanma hissi ve ferahlık duyuyorum. İstediğim de buydu işte. Dayanabilmek.
Çok teşekkürler Bahar.
Sen hiç birisiyle konuşurken aslında aklının bir köşesinde aslında inandığın gerçek bir düşünceyi, gizlemeyi başarabildin mi Bahar?
Bu nasıl başarılır? Biliyor musun? Bilmiyorsundur eminim.
Sana biraz anlatayım. Ben günlerdir bunun üzerinde düşünüyorum Bahar.
Düşün ki karşında birisi var. Çok çocuksu ve içten tüm sevgisiyle sana bakıyor. Bu bakışlar içine işliyor, için gidiyor, o bakışlarda eriyor ve ona da bunu söylüyorsun.
Özlem yücelmiş, sana sevgiyle bakan gözlerin içinden sana doğru
Fışkırmakta ve öylesine çocuksu ve saf ki bunun altında ezilmelerdesin.
Hava soğuk ve sen bu soğuğu hiç duymuyor anların içinde yok oluyorsun. Kalkıp gitmek bir yana, içinden bitmesin bu anlar diye
Dualar ediyorsun.
Yalnız burada kendini fazla kaptırmadan sen, ben yine sana yukarıda yazıklarımı yine hatırlatayım.
Dikkat etmen gereken bir şey var burada. Hem bu durum çok hoşuna gitmekte, hem de aklının bir köşesinde başka bir şeyler var söyleyeceğin ve sen asıl söylemek istediklerini, bilinçli olarak söylemiyor ve bekletiyorsun. Kendini o anın büyüsüne kaptırmışsın.
Bir şekilde karşındaki insanın egonu balon yapmasına izin veriyorsun.
Ondan duygusal anlamda yararlanıyorsun. O da,
durmadan üfleyip şişiriyor egonu. Sen bu durumdan çok mutlusun tadını çıkarıyorsun.O ise, hiç bir şeyin farkında değil.
Sakın beni yanlış anlama sevgili Bahar, sen bu yazdığım şeyi kesinlikle yapmazsın biliyorum. Sen beni anladın.
Bahar sen, Transpoze kelimesini duydun mu? Nedir o? Belki herkesin anlayacağı şekilde şöyle söyleyebilirim;
Bir şeyi ve ya durumu olduğundan, orijinalinden, gerçekliğinden
Çıkarmak ve onu değiştirmek diyebilirim.
Nasıl yani dersen de sana bir örnekle açıklamak isterim.
Bir şarkı düşün.
Düşünemedin mi?
Ben sana yardımcı olayım. Mesela bu şarkı sevgili sanat güneşimiz, Rahmetli
Zeki Müren’in bir bestesi olsun. Hemen hatırlayacaksın.
‘’Uzun Yıllar Bekledim, Hakikat oldu Rüyam’’ ‘’MANOLYAM’’
Hatırladın değil mi? Şarkımız bu olsun. Üstadımız bu şarkıyı,
Hem çalınması hem de söylenmesi bakımından oldukça zor olan
Kürdi-li Hicazkar Makamında bestelemiştir.
Şarkı adeta arızalı bir şarkıdır diyebiliriz. Notalarını eline aldığında,
Ve Makamsal özelliklerine göre bir çalgı aletiyle seslendirmek istediğinde, Mi, Si, ve La, notalarını bemol (pes) basmadığın takdirde ezgiler Kürdi-li Hicazkar olmaz. Şarkı da MANOLYAM olmaz.
Sevgili Bahar çok mu uzattım? Ama rica ediyorum bak en can alıcı noktasına geldim anlatacaklarımın. Tut elimi yeniden de dinle ne olur? Ben seninle yeniden karşılaştığımızda karşında beni daha dik ve yenilenmiş olarak görmeni istiyorum.
Sadece seninle hazır yeniden bir araya gelmişken, iyice bir dertleşmek istiyorum. Belki tutamadığım kendiliğinden akan gözyaşlarıma da böylece bir çare olur. İçim açılır.
Şimdi tekrar şarkı örneğime dönüyorum. Tıpkı gözlerine coşkulu bir sevgiyle baktığın, içindeki çocuksu sevgini, adeta üzerine doğru taşırıp, şaşkınlaştırdığın insanın aklının gerisindekilerden, henüz haberinin olmadığı, henüz şoka girmediğin o anlar gibi sevgili Bahar.
Yukarıda sorduğum Transpoze kelimesine de geliyorum böylece.
Sevgili Bahar, Biliyor musun? Bu çalınması ve söylenmesi zor olan Değerli, Yüce şarkıyı, eğer solist’in sesine göre ve sazendelerin de
Kolayca çalabilmeleri için, tüm notalarını satır satır ve tek tek üç ses
Yukarıya doğru alırsan şarkıyı, formatını bozmadan Transpoze etmiş oluyorsun.
Şarkı yine ‘’MANOLYAM’’, Makam yine Kürdi-li Hicazkar ama
Yukarda söylediğim Mi, Si, ve La notaları artık bemol değil.
Sevgili bahar, işte sana anlatmak istediğim tam da bu.
Senin aklının arkasındakiler, düşüncelerinin Transpoze olmuş hali.
Onu soliste göre değiştiriyorsun. Transpoze yi aklının arkasında
Bekletiyor ve soliste bakıyorsun. Ses eserin, giderine orijinal haline uymadığında, Transpoze ediyorsun ama etmeden önce de dinliyorsun solisti sonuna kadar. Gözlerine bakmasına,
En çocuksu haliyle şarkıyı yerinden okumasına izin veriyorsun.
En coşkulu haliyle ve sevinç içinde şarkısını bitirdiğinde de,
Kalkıp hiç bir şey olmamış gibi gülerek ve neşeli olarak hatta
Yoluna gidiyorsun. Ama aklından belki de hem şarkıyı Transpoze etmek hem de solisti değiştirmek geçiyor.
Açık değilsin. Hatta buna iki yüzlülük de denilebilir bir yerde.
Hainlik hatta.
Bu yıl bunu da gördüm sevgili Bahar. Gelecek yıla kadar sen tekrar geldiğinde ise, Sana şimdiden söz veriyorum ki, Çok fazla aslımdan
Çocuksu tavrımdan ve içimdekilerden vazgeçmeden, değişmeden. Sadece beni aklının bir köşesinde
Farklı düşüncelerle, ben şarkılardaki gibi coşkulu iken, ve sevgiyle bakarken yaşama, tüm bunlarla beraber şarkılarımı söylediğim insana da bu arada, dikkatle bakacağım beni aklının bir köşesinde Transpoze olmuş düşüncelerle mi dinliyor yoksa gerçekten de MANOLYA’ mı?
Kısaca her zaman bende tüm şarkılar ''YERİNDEN'' sevgili Bahar.
Tut elimi de anlat Bahar. Dayanacağım.
ÖZDENER GÜLERYÜZ
Özdener GüleryüzKayıt Tarihi : 2.4.2010 11:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Nasıl başarılabilir o çılgın hainlik? , Nedir ödülü sonuçta aklının arkasındakini gizleyebilmenin? marifeti, kimden mirastır iki yüzlülüğün?
TÜM YORUMLAR (1)