Kaldırım arıkları çeker yağmuru
Deliliğin son halkası bu akşamlar
Uzatmalı bir karanlık
Bir oyun kurgusu bu cebellat
Asrın topal ayağındayız
Maviye rastladım ketum bir hava
Tütünsüz dumansız sokaklar
..
Meyhaneler vardiyesi cümle sokak arasında sessiz karneval
Yağmuru bırakmış gitmiş izinde, duvar yüzünde yosunsu çiğ
Dağlar da gözükmüyor uzaktaki burçlarda sise kaplı yeryüzü
Yalnız iki ev arkası camdaki mum
Reklam bültenlerini bekleyen kovulmuş postalarda hiç yüzüne bakılmamış zarf gibi
Çürük gazellerin bağrına basarak bir çocuk sürükleniyor el arabasının terkinde
Binaların bodrum katından mayhoş bir müzik... içi nar turuncu kadar buruk
..
Huzurun, mutluluğun bendeyse gel sevgili,
Bu can da, bu tende senindir, benim değil ki.
Hem aklın, hem fikrin bendeyse durma artık sevgili,
Bu gönlün gerçek sahibi sensin, misafiri değil ki.
Ne istersen iste, ne dilersen dile emrindir sevgili,
Ben ömrümü sana adamışım, aşkım yalan değil ki,
..
Topraktan çıkan her şey,güzeldir
Bazen bir sebze,bazen meyvedir
Kimisi acı,kimi şekerdir
İnsana toprak; dosttur,sadıktır.
Topraktan çıkan her şey,renklidir
Turuncu,pembe,mor ve yeşildir
..
aslında her zaman
karşısımızda olan ve uzandığımız/xca kavranabilesi
imkansızlıklarla birlikte yaşamak;
bir de görüntü olduğuna bunların,yabancı yüzlerin,
kendini inandırma cebelleşmeleriyle
geçen bir süreç...
Ve,
..
yanan gönüller harman sevgilere tutsak
rızkı arayarak bulmak sılada
ne büyük zahmet-gayret
o ki ekmek ve su-sevgi
günler yakalarken günbatımını
turuncu renge bakmak saadet
bin pişmanlık olsada gözde yaş
..
Dokunuyorum penceremde,senin turuncu yüzüne
Yüzün gülüyor
Yüzüm gülüyor
Sen susuyorsun içim gülü soluyor
Yine sustun diyorum yine sustun
İşin oluyor
Arada bir sallıyor,salıyor,kayboluyorsun
..
nasıl sevdim yüzüne bakarak endamını
Ah! mütevazi duruşunu,mahmur bakışını
miras mı bana! kara mı! pembe günler mi
azap ikimizin mi! ! ! bülbülün aşk gülbahçesinde
ben ağlamakta yağmurla tropikal ormanda
taraça da çingene orkidenin önünde
yasemin rayihası teselli etmez! canevimi
..
Mavi kelebek ay dedeyi sol, ay dedenin gönül kalbini de sağ kanadına yerleştirdikten sonra, mutluluk ormanında özgür ve bağımsız karakteri ile uçmaya başladığında, ormanın o esrarlı ve gizemli renginden yararlanmak için, kanadını fırça gibi kullanıyordu. Tabiatın renklerinden yararlanıyordu. Denizin ve gökyüzünün o sonsuzluğu ruhsal yöntemler belirlemesi ve anlaşılması için olaylar yaşamalıydı. Algı yeteneklerinin farkına varmalıydı. Kendisini sorgulamayı bırakmalıydı.
Bir gün ormanda “değişim mola kapısı” yazan yönü gösteren ok işaretini görünce:
- “işte mutluluğu bulacağım bir kapı” diye düşündü.
Hemen o kapıyı açan ile arkadaş oldu. Bu kapı insanları farklı görgüsü ile karşılıyordu ve kedileri çok seviyordu.
..
Seni çitleri kucaklayan sarmaşıklara sordum
Turuncu bulut yığınında ufuk
Dağ sırtlarında bir ağacın altında
Yağmurlara kuşanmış rüzgâr susuyorken
Baktım geceden bana ihtiyacın yok
Baktım ayakların çamurda yürüyor
..
İstanbul’dan çıktım yola
Doğru Karamürsel’e
Büyükleri ziyarete,
Oralara gidip te
Sapanca’yı görmeden olur mu?
Ruhumu aydınlatan
Tüm sevdiklerim orada
..
Öylesine dağınık ki kafam;
Dökülmüş elmas kristalleri gibi yere
Bir parçası dünde,
biri bugünde,
diğer de yarında,
Her birinde bir gül yaprağı rengarenk
Kokusunda bir hiç oluyor yüreğim
..
Uzun ince bacaklarıyla
baca üstlerine konup
turuncu gagalarında
getirdikleri çalı çırpıdan
yuva yapıp yavrularını besler,
içime nedenini bilmediğim
bir sevinç katarlardı
..
Artık konuşmuyorum sustum
Ve İstiyorumki! bir çiçek açsın yalnızlığıma
Ve bir ışık süzülsün çiçege
Ben anlattıkca çiçek anlasın anladıkca aglasın içimdeki yalnızlıga
Ama hiç solmasın çiçek hep canlı kalsın
içimdeki umut gibi
Ve istiyorumki bir kuş konsun pencereme anlasın aglasın tutsaklığıma
..
Bir kelebeğe anlatıp seni
uzaklara yolcu ettim
hüzünlü akşamda,
kanatlarına iliştirdim ürkek sevmelerimi.
Omuzuna konarsa,
yüreğimdeki izlerinden tanımıştır tenini.
Ne çok anlatmışım seni anla!
..
Deliyim ne olmuş birazda filozof
Toplanın karar var bu gece
Gitmenin ötesine
Sonra bide elma ağacı var
Turuncu yapraklı
Susanlara kızıyorum
Kızılcıkla sopalamalı
..
Rüzgarı turuncu akşam sonrası
Gecelerde saklı aşkın ilk yüzü
Masum hayallerin masal rüyası
Bir çocuk aklıdır aşkın ilk yüzü
Aynalarda durgun meydanda fevri
Huzuru düzeni bozan serseri
..
AŞİNA
Bir yerden aşinayım bu aşka,
Sanki görüşmüş gibiyiz,ne dersin?
Gülme halime bakıp da için için
Kuytuda öpüşmüş gibiyiz,ne dersin?
..
Senin için gök yüzünden
Bir demet güneş topladım
Bir sepet dolusu yıldızı
Saçlarına boşalttım
Okyanusları oturttum göz bebeğine
Ve kar beyazı bir bulutu
Toz pembeye boyadım
..
aceleye getirdim hayatı zahir
aşkıma şeytan karıştı melek yüzlüm
koşmak güzelliğine narin ölümlü
boynumun borcu kamçılı bekar yalnızlığı
sana gelmelerim bir ömür sirki
bu kumpanyada bir sen yoksun
trajik sesli bıldırcın yorgunluğum benim
..