Ben elimde olmayan elleri de severim
Beni hep karalayan dilleri de severim
Ömür boyu ötmemiş ötememiş bülbülü
Benim için kokmayan gülleri de severim
Hiç bir yere çıkmayan çıkamayan yolları
..
Duyulan,
Kırılan zincirlerin sesiydi,
Turuncu mavi sarmaş dolaş,
Bu gece düğün gecesiydi.
Sadece tıkanan yollar mı idi açılan?
Tek tek kilitli kapıları,
..
Yüreğimdeki tek sözcük,
Can yoldaşım,
Kadınım.
Seninle doluyum.
Seninle varım.
Parmağımda altın yüzük,
..
sevme özürlü
güneşin batan hüznü kadar acısın
yalnızlığım geceyi rehin aldı
nemli gözlerle fala bakarken
zamansız açan bir aşk
sonradan anladım
..
binbir gece masllarında
uçan halı kadife ikimize
Meryem çiçeğinden tütsü
dalga dalga gider mehtap gözüne
bu büyünün pençesinden düşemeyiz
Rambo gelse Güney Asyadan
kurtaramaz bizi Turuncu sevda kalesinden
..
Ablacık ablacık evde hiç bir şey kalmadı,
Bu gün günlerden salı sana neyi hatırladdı,
Ahunutmuş olamazsın,o eski günleri şimdi,
Babanen sağken yaşadığı evede yakındı,
Şuan yarısı çocuk parkı kalanıda bedzerdi
Bu gün eksikler ihtiyaçlar seninle ilğiliydi,
..
zaman yeşilçam klasiği ağlamalarımda
ama ne hayat hulusi kentment kadar iyimser vakur
ne aşk cevat kurtuluş kadar iyilik delisi
ezildim sana dünyaya turist ömer bakışlarımla
ve ey yamanlar yamanı ayrılık
ölüm Allah'ın emriyse
süleyman turan'dır arabulucu
..
Karşıki evde loş bir ışık kızıla çalar
Turuncu renk alır tül perde, şeffaf
Oturmuş aynanın karşına beyaz tenli
Saçları uzun mu uzun altından rengi
Çiçeğinden yeni çıkmış gibi gögüsleri
Sarar ip-inceden inceye gece elbisesi!
..
muştuyu aldım gözlerinden
ey yükselen gün
turuncu Üsküdar
rüzgarı tuzlu
mavi sabahlar
vitrinleri mahmur
güzel huylu şehir
..
Tayınım çıkmıştı
Birbaşka il'e
Yalan, yanlış söz ile
Çamaş, Gürgentepe dağlarında
Zamansız karlı yollarda
Ne işim vardı?
Cemile
..
gidiyoruz hecin develeri üzerinde
salıyor alevleri güneş tepemize
iki yolcu titriyor parıldıyor
som ışık içinde her şey yüzüyor
tepeler kum tepeler her ucrada
önümüzde arkamızda turuncu tepeler
ıssızlık yakan ve yanan sukunet içinde
..
Sensizliği büyüttüm içimde
Sessiz bir çığlık gibi
Yankısı uçtu gökyüzüne
Masum bir kırlangıç gibi
El değmedim hatıralara
Sakladım nadide bir çiçek gibi
..
Çevresinde değdiği yerlerde ışığına, turuncu turunçgiller,
Verimli süzülüyorlar geri kalanın kırmızı açıklanacağına.
Evet, deniz ve gökyüzü, geri kalanında kıpkırmızı,
Güneşin tepeden aksini o portakalların çevresine
Ve mandalinaların, suya vurduğu ve ışık topak gökte de.
Hangisi gerçek, tepeden inenin kendisi mi, yansıyanı mı?
Seçmek zor, göz beğeniyor ama seçmek o kadar zor.
..
Eskilerin kardan adamları daha mı cibilliyetli olurdu, bizimkiler de mi bi numara yok bilmiyorum.
Sanırım, ana-babalarımız ruhlarını katıyorlardı da ondan fiyakalı duruyordu tüm kardan adamlar.
Kömürden bozma kara gözlerle, turuncu uzun burnu ile küçük dünyaları ben yarattım edasıyla tüm kış dururdu öylece…
..
güzel düşlerle hiç olmayacak serüvenlere koşmak isterdim. iklim önemli değil, yalnızlığım değil. çayırın yeşilliklerine uzanıp, gökyüzünü süzerdim kollarımı iki yana açarak. o an tıpkı yer ile gök yer değiştirmiş olurdu. bilirsin küçükken, en sevdiğin, en heyecan duyduğun oyundu bu...
şimdi bunları bir ilkbahar gecesinde doğduğun yerlere komşu bir şehirde yazıyorsun. yurt koğuşlarının serinliğinde ranzanın yanındaki masada geçmişini arıyorsun. arasanda ne çıkar; be çocuk! kim bulmuş ki kaybedilmiş zamanları, sen arıyorsun?
her gece yatağına girdiğinde, sokak lambasının turuncu renginde bırakıverirsin yirmili yaşlarını. dolu dolu hayal ve özlemlerle yüreğini aralarsın. bilirim bir şansın olsa tüm bu yaşanılmış herşeyi bırakıp geri dönersin köyüne, çocukluğuna, tarlalarına... orda dedenin cebinden çıkardığı gün boyu ar ara verdiği bisküvilerle coşkulanırsın. hani utanıpta isteyemezdin ya, dilenci edasında elini uzatır, dedende iki iki bisküvileri avucuna koyardı.
sonra koşardın çayırlarda, tarlalarda. hep ilk seferini kaçırdığın mahsul toplamaya ikincisinden katılırdın. (onca istemene rağmen kalkamazın öyle erkenden) koyarlardı otları traktör römorklarına, sende diğerleri gibi otların üstüne çıkardın hiç korkmadan. o yükseklikten ve giden traktörden yaşıtlarına el sallardın. otun çöpünü ağzına alırdın. göz kırpardın dağlara. gün belkide senin günündü...
..
Sevgimin üstüne sevgiyi giydirdim,
yakışmadı.
Sıyırıp çıkardım onu,
ruhum açıkta kaldı.
Hangi renge hangisini katacağımı bilemedim,
ortalığı griler sardı.
Günışığını özledim, turuncu yan baktı bana.
..
Demek geldi o beklenen vakit
Demek bu gece son kez benimsin...
Ayrılık türküsü değecek telime...
Ömrüm musallaya gebe..
Zifiri bekleme...
Sevişemem seninle
Bağışla beni...
..
ey turuncu!
seğir artık gözlerimi…
bitap düşmeye amade ellerim,
çalındıkça davullar
ney/i özler dudaklarım…
ahh rüzgar! ne diye oyalanırsın?
..
Yüzümün hırpani kuytusunda bir adam
Sıcacık dumanı tüten bir baca karşıda
Kibirli gönlümün ıslak ceplerinde kibrit
Kirli sakallı adamlar nefretimin siperinde
Tomarla tutku ruhumun sevişme odasında
Kaybolan huzurlu uykuları çocukluğumun
..
(Turuncuya İthaf)
Kıvranır bedenim helezonlar içinde,
Özentimin ikramı uçuşlar içinde,
Kanat çırpar dururum masmavi göklerde.
Ayağımı bastığım yer ateşler içinde,
Yanmaması değil, donması bilmece.
..