TURUNCU ŞİİRLERİ

TURUNCU ŞİİRLERİ

Mahmut Karahan

Kar yağıyor
Lapa lapa pişiyor ömrüm
Turuncu bir burun
Ne uzar ne kısalır
Pinok yayı aratır
Politikal söylemler
Yarın çıkacam gazeteye
..

Devamını Oku
Harun Kaya 2

Sokak köşesinde rastladım sarıya
Maviyle sohbet ederken
Kırmızı hızla geçerken yanımızdan
Turuncu gülüyordu
Tutmak isterken beyazı
Siyah girdi aramıza
Morsa sakindi
..

Devamını Oku
Seçim Seziş

Ayva sarı,nar kırmızı

Umutlarım mavi,

Yarınlarım var, beyaz.

Sevgi pembeden yana, badem çiçeği kokusu.
..

Devamını Oku
Meral Çetinkaya

sevgiyi çizmek isterdim
eğer çizebilseydim
renk kainatı olup çıkardı
ve eğer çizebilseydim
duygular cümbüşü olurdu bulutlar
beyaz bir nehir olurdu duygular
köpük köpük akan
..

Devamını Oku
Ali Tekmil

İki dünya olduğunu anlıyorsunuz: Bir; verili dizgenin pragmatik(yararcı, yalnızca sonuçları gözeten) ön kabul ve zorba yöntemiyle yarattığı ve Yer’in her bir yanına ihraç ederek dayattığı zoraki “ yapıntı “ dünya, bir de; zamanın ve pratiğin, işbölümsel ve ürün fazlasına el koymasal milattan beri ömrünü emanet ettiği; o, eski dünyanın kokuşmuş ve taşlaşmış gövdesi altında can çekişen ve sesini çıkarması bile suç sayılan zorunlu “ öteki “ dünya…

Bir de şuraya çarpıyorsunuz: O; kullanım süresi çoktan dolmuş ve her bir azası lime lime ardına dökülen çürümüş dünyanın kullanım süresi dolmamış “ görevlileri “nin, dolaylı ve doğrudan emir aldıkları erk egemenleri adına racon yürüttükleri ağır gerçeğine… Sunacakları/ sundukları en değerli hizmetin de efendilerinin ekonomik, politik, siyasal, askeri, kültürel…küresel düzenlemeleri sonucu pratikte ve ömürleri süresince açlıktan, yoksulluktan, her türlü yoksunluktan inim inim inleyen şu “ garibanlar dünyası “nı evvel emirde yok saymak olduğunu bir an bile akıllarından çıkarmadıkları caniliğine... Onların ne acıları acı, ne ağrıları ağrı ve hatta ne de ölümleri ölümdür. Varsayalım Orta’ya bir tarih sahnesi kuruldu ve Irak bir ülkede bir savaş oyunu oynanmaktadır. Gökyüzü bombaları da, yeryüzü işkenceleri ve Garip Kafesleri de bu neşeli oyunun keyifli küçümenleridir. Zaten orası her zaman öyle değil miydi ki? Onlar acıya, ağrıya ve her türlü çok ölüme alışkın kara yazgılılar değil miydi? Sahne gerçek olsa da bu, neyi değiştirir ki?

Her şey pratik ve pragmatik olmalıdır. Yalnızca sonuç önemlidir. Sonuç; kâr baharının banknot çiçekleri; hak edenlerin(!) ellerinde, yakalarında, kartvizitlerinde, geçmişlerinde ve geleceklerinde param param parlayan fonal ve sponsoral varlıklarımız değil midir? Ki, bizi bütün hegemon kat’larla, yatlarla, yatırlarla, satırlarla, metropollerle, seksapellerle, yazlıklarla, kızlıklarla, editörlerle, sektörlerle, yayınevleriyle, sağım evleriyle, fuarlarla, festivallerle,bar hesaplarıyla, zar tutuşlarıyla, yıllıklarla, yolluklarla, şıllıklarla, var oluşla, yok oluşla, varoşlarla, gettoşlarla, kırışmayla, tırışkayla… o tanıştırmadı mı! Kapital kanun, global düyun ne diyorsa o!

Pragmatizmin yüksek donanımlı “illa ki” gücü ne diyor: Kendi öznel ülkülerimize göre yaptığımız ve bizim yüce çıkarlarımız için güneşin hiç batmadığı, önümüzü karartmadığı maksimal kâr dünyasından gayrı dünya mı olurmuş! Bizim, en yüksek etkileşimli/ son teknolojili ilâhi cereyanla çalışan kutsanmış zihnimizde yarattığımız gerçekten gayrı gerçek mi bulunurmuş! Bunu iddia edenler bizlerden olamıyorlarsa mutlak düşmanlarımızdır. Onların kafalarının hangi araçlarla ve nasıl ezileceklerine karar verebileceğimizin ayrımında olamıyorlar mı! Onları aydınlatmak için daha ne kadar politikacı, “bilim insanı”, akademisyen, “sanatçı” ve söylemesi ayıp “ şair “ yollayacağız! Afganistan, Sudan, Somali, Kongo, Ruanda, Filistin, Lübnan, Kolombiya, Siyu, Komançi… halkından halk mı olurmuş! Şiş göbekli ve açlıktan kemikleri bile artık kemik sayılamayan Afrika insanlarının Bangladeş fukaralarının,, Myanmar mağdurlarının içinde debelendikleri duruma gerçeklik mi diyeceğiz! Eşitlik, özgürlük, gönenç, insani yardım, barış ve demokrasi söylemlerimiz, turuncu devrim masallarımız yetmiyor mu! Gücümüzün, her şeye kadir teolojik bir tansık olduğunu anlamaları için daha kaç Nagazaki, kaç Hiroşima düzleyelim! Neden yüksek yalanlı ve narkotik notalarla iyice etkili ve yetkili hale getirilmiş söylevlerimize sarılmıyorsunuz? Politikacılarımıza, devlet adamlarımıza, sanatçı ve akademisyenlerimize hemencecik biat etmiyorsunuz? Hâlâ “ başka bir dünya mümkün “ teraneleriyle sokaklara, sayfalara dökülüp sinirlerimize nışadır sürüyorsunuz? Bu kadar kürsüyü, filozofiyi, sanatta ve her alanda aristokrasiyi, oligarşiyi boşuna mı kurduk! Baş eğenlerin başlarının ömürleri boyunca bal küpünde ballandığını görmüyor musunuz?
..

Devamını Oku
Özcan Soylu

Ege'de deniz durgun bu akşam
Rüzgarlara ara vermiş sakin, huzurlu
Dalgalarını çekmiş içine yakamozlar
Ufukta can alıcı turuncu ince, narin
Gökyüzü bütünleşmiş denizin laciverti ile
Bir örtü gibi inmiş beyaz bulutlar her yerde
Martılar yay çizerek yalınıyor özgürce
..

Devamını Oku
Selçuk Lale

Genç çocuklardık, yıldızlar gibi ışıldardık
Kuşluk vakti sinsice camları taşlardık
Faytonları kovalar, sokakları turlar
Sıcak ekmek kokulu fırınlara dalardık

Büyüdük mü? Yüzüme bak söyle üzüldük mü?
Turuncu bir gün sabahı gökyüzüne küstük mü?
..

Devamını Oku
Kaan Balcılar

Bir şarkı var dudaklarımda
Bahar dallarına konmuş salıncak
Lavanta kokulu elbiseler
Akasyaların altına oturmuşum

Bir şarkı var dudaklarımda
Güneşin en turuncu hali
..

Devamını Oku
Ker3m

seversinya hani öyle candan öyle en derinden
turuncu güller suladın gecelerce yanaklarındaki pınarla,
karşılıksızdır belki sevgin ama hani değer ya onun için
gülümseyen bakışları bir hüzündür aslında geçmişi çağıran
aşk sanırsın belki karşılıksız sevmeyi
kimseler sevemez değilmi onu senin kadar
hem kimseler bilemez onun kıymetini öyle ya..
..

Devamını Oku
Tolga Günal

Bir ay gözüktü, yükseldi o gece
Turuncu ve narin, yeni ve ince,
Biliyorum geceler geçecekti,
Ve o ay, dostluğumuz gibi büyüyecekti.

Deniz sakindi senin gibi, sesin gibi,
Durgundu ve sabırlı, yüreğin gibi,
..

Devamını Oku
Berrin Gürsoy

Serpiyor deniz ve kum taneleri sayfalarına hayatının,
Parlıyor sıcak ve yalın halin, incir kokulu yaz gecesi,
Dallar sallanıp yapraklar titriyor yanında senin,
Turuncu boyunlu beyaz ördek seyrediyor güzelliğini.

Şiir gibi sesin, ilahi gibi yükseliyor bağrımda,
Okyanus, dalgalarını yelken yapıyor yaşam yolunda,
..

Devamını Oku
Saime Yıldırım

Gökyüzü mavi mi, gri mi,
Kızıl mı, turuncu mu?
Bunu kimse bilemez.
Oysa zaman bilir.

Ağaçlar yeşil mi, sarı mı,
Mor mu, leylak mı?
..

Devamını Oku
Aydın Gençalp

Dilimde bir ince kan tadı,
Dolanırım gecelerde.
Yürürüm turuncu sokaklı lambalarla.
Başımın üstünden geçer, bir çift yarasa kanadı.
Ben de yaşadım, ben de öldüm.
Benim de vicdanım, ellerim kanadı.
Yalnız, geceler değil…
..

Devamını Oku
Sezai Özen

Yüzünde turuncu akşamlar
Mor yazmalar başında iğne oyalı
Uzak diyarların hasreti var gözünde
Ayaklanmış bahçeler, bağlar
Bulutlar toplanmış
Bu hazırlık neye?
Haylaz bir çocuktu aşk; sen ve ben
..

Devamını Oku
Dursun Söker

Ah dün olsa da kolum ağrısa
Çayı yine üstüme döksem
Saçlarım uzun şapkam kafamda
Benden haber bekleyen olsa

Turuncu kalemi aldım elime
Yarın oldu!
..

Devamını Oku
İsmail Soydan

avuçlarında yaz küskünü örselenmiş kelebeklerle
karlı ihanetlere bürünmüş yollarda
gem vurulmuş çığların
çığlık bekleyen ıssızlığına koşuyorsun
şefkatine ölüm sağılmış soğuk toprak
kudurmuş açlıkları saklarken beyazın koyuluğuna
beni nasırlaşmış bedenimde bırakıp
..

Devamını Oku
Nihat Nazlıcann

kaptan rotası bellimi sabahın?
avuçlarımın arasında sahi
sen yine de boğaziçine çek gemiyi
galata köprüsünde Orhan Veli bekliyor
turuncu elbiseli bordo şapkalı kıvırcık saçlı
şairi şiirine ekliyor
kadının elleri yüzü gözü dudakları
..

Devamını Oku
Hande Yurdakul

Evet bayım
bir güneş batışı.
Birileri aşkını öldürüyor.
Ve biz şanslı olanlardanız,
yanyanayız.

Bayım,
..

Devamını Oku
Çetin Ferhat

Renklere asla güvenmem,,
frçalar ellerimde değilse,
Ne turuncu ne kırmızı,hatta siyah ile beyazı
Karıştırırsan birbirine,
Sevemezsin ne baharı ne yazı
Sen düşün,tabloda başköşede sen olsanda.
Neye benzer bu dünya,,
..

Devamını Oku
Şemsettin Murat

Titriyor anılar mavi sularda
Yalnızlık rüzgarı eser, sesim üşür
Kırılıyor sabahların kanatları heey!
Çığlıklarım düşüyor turuncu akşamlara


Sen yoktun, parçaladım göğsümü
..

Devamını Oku