TURUNCU ŞİİRLERİ

TURUNCU ŞİİRLERİ

Muharrem Soyek

Tutulan eller
Tutuşan kalpler
Ve zıplayan hayaller
Artık benimle değiller
Beklemeye çok gerideler;

Anılar çektim
..

Devamını Oku
A. Esra Yalazan

Bir boğaz köyünün asırlık mezarlığından yükselen servilerin gölgelerinde, dolunayın denizle oynaşan gümüşi ışığında, masalsı bir kalenin gizli geçitlerinde kaybolduğumda “ânın” geriye dönüşsüzlüğünü, “sonsuzluk” duasıyla birarada hissettiren ılık bir iklimle kuşatılmıştım. Beni çarpan, tabiatın suskun yaratıcılığı mıydı yoksa kâinatla hareket arasındaki med cezirli ilişki miydi tam bilmiyorum. İhtiyar ağaçların altında teravih kılanların alınlarını köklere usulca değdirdiği ânın sihrini tarif etme çabası, kelimelerimi de hiçleştirecek diye ürküyorum. Ama yine de şu kışkırtıcı anlatma şehvetinden uzaklaşamıyorum bir türlü. Hayatta da, ötesinde de “yolculuğun” hiç bitmeyeceğine olan inancımdandır belki bu asi “yazma” inadı.

Vaktiyle yaşadığımız, bulunduğumuz bir şehre, mahalleye, eve, mekâna dönebiliriz ama yaşadığımız bir ânın içine aynı hissiyatla dönmek imkânsızdır. İnsanlığın en trajik hâllerinden biri olan bu çaresizliği, yazarlar, şairler, kâğıt kesiği gibi incecik bir sızıyla tasavvur eder. Yoksa neden acıyan yerlerini her defasında yeni bahanelerle kanatsınlar? Ben neden sekiz yüz yıllık taş minberin önünde secde edenlere bahçenin ortasına gerili şeffaf bir perdenin ardından bakakaldığımda Halil Cibran’ın müşfik sesini işiteyim? O değil mi ki, “Yalnızca içinde esrar olanlar bizim de yüreklerimize indirebilirler varlığın sırlarını” fısıltısıyla ‘kayıp ruhlara’ huzur üfleyen.

Hiddetli bir yaz yağmurunun sesini dinleyerek hatıralarla üşüdüğünüzde, hayallerle hakikatin buluştuğu “göçebe bir hayatı” özüyorsanız eğer, kim olduğunuzu hatta kim olmadığınızı da delicesine merak ediyorsunuz demektir. Gittikleri yerlere geçmişlerini, geleceklerini taşıyan bütün “seyyah yazarlar” biraz da derinlerindeki o loş odacıklara ulaşmak için yazarlar.

Mavi Defter’in yazarı Şavkar Altınel de onlardan birisi bana göre. Mesafeli, kimi zaman doğal huysuzluğundan güç alan lirik üslubuyla, okurunu ve anlamlandırmaya çalıştığı “kimliğini” uzak/yakın yolculuklara davet ediyor. Adını kitaba veren “Mavi Defter” başlıklı denemesinde “açık kırlar ülkesi” anlamına gelen Polonya’da dolaşıyor. Ona yolculuğunun sebebini soranlara, “Derin bir amacım yok, sadece dünyaya bakmak” diye cevap veriyordu. Derin bir amacı olmayan yazar, mavi defterine aldığı notlarda bir ânını tarif ediyor: “...Sönmek üzere olan günün içinde bütün mezarlar kışın eşiğinde bu kadar çeşitli ve canlı olabilmelerine şaşırdığım, saksı içinde kırmızı, sarı, mavi, turuncu, pembe, mor çiçeklerle ve kavanozlarda hiç kıpırdamadan yanan mumlarla kaplıydı. Ölüm renkli bir rüyada görülen renkli ve aydınlık bahçeye dönüşmüştü.”
..

Devamını Oku
Kardelen Yetiş

masalsı bir rüzgar eser,
sol yanımdan.
bilmediğim,koklamadığım yıllara götürür
mistik bir esintidir,
başımı döndürür.
ben ne zaman yazmıyorum desem,
kağıdı kalemi tutuşturur elime.
..

Devamını Oku
Bebek İsmail

Kalenin başında ekerler darı
Ekerler biçerler ederler karı
Yar bana yollamış ayvayla narı

Ay Temir Ağa ya yan Temir Ağa
Bir ayak üstüne dön Temir Ağa

..

Devamını Oku
Eksik Şiir

Seni günlere böldüm, seni aylara
Daha yıllara, yüzyıllara böleceğim
Ve her zaman söyleyeceğim ki beni anla
Böyle eskitilmiş de olsa bu kalbi
Minesi çatlamış bir diş gibi durduracağım karşında.

Şiirler söylenir, şiirler biter
..

Devamını Oku
Atilla Güler

Sevmem, hem de hiç sevmem. Hani her kavuşmada yüreğiniz ağzınızda büyük bir coşkuyla koştuğunuz veya bohçasına attığı anılardan bir tutam da sizin eteğinize bırakıp yola çıkanlara hüzünle karışık bir veda öpücüğü kondurduğunuz garlar, istasyonlar, havaalanları vardır ya; işte ben hiç sevmem oraları. İçim ezilir. Giden de olsam, geleni de karşılasam, içim sıkılır tuhaf bir şekilde. Hüzün kokar sanki oralar hep. Yalnızlık kokar. Bir başınalığın başlangıcıdır sanki.

Nihayetinde yollara vurulan bir yolcuyu karşılamaya veya ona hoşça kal demeye gidilen bir istasyona düşmedi yolunuz bu kez. Sallanan bir mendilin ucundan damlayan gözyaşının berraklığında kayıp giden umutları göremeyeceksiniz bu satırlarda. Bir durakta bekleyeceksiniz belki ve sonra binip siz de gideceksiniz. Bir başına bırakacaksınız durağı. Hani yol alırken yorgunluktan durup bir soluk alıp biraz dinlendikten sonra tekrar yola çıkılan, çayların şirketten olduğu eski, köhne, biraz pis, biraz temiz, uyuşuk ama bir o kadar da sıcak bir durak gibi. O, son yolcunun hep aceleyle otobüse bindiği ve sonra da yapayalnız bırakılan ıssız duraklardan biri gibi. Ya da çok daha basiti de olabilir bu durakların. Belediye otobüsü, dolmuş, taksi beklediğiniz herhangi bir durak. Binersiniz aracınıza ve gidersiniz. Önemli midir durağın durumu? Ne gam!

Her kavuşma seansında içeri girilen sımsıcak bir sığınak bazen ve bazen de bir tekmede savrulup yıkılan bir kömür sobası gibi dağılan buz gibi bir kale. Tüm sırlarınızı içine bıraktığınız, göz yaşlarınızı sel ettiğiniz, kavgalarınızı, barışlarınızı, sevinçlerinizi avaz avaz yaşadığınız bir barınak.

Öyle çok ki bu durağa sessizce gelen ve sonra da gümbürtülü bir şekilde çekip giden. Bir durak olarak asla gidemeyen ve Sezen’in de dediği gibi gidenleri asla göndermeyen tek odalı küçük bir durak. Yükü öyle ağır ki bazen duyabiliyorsunuz serzenişlerini, yılların izlerini görebiliyorsunuz. Kimi zaman da duvarlarından süzülen nem birikintilerine çizilmiş yüzler gelip geçiyor damlalar arasından. İçinde dinlenen her yolcunun, ardında bıraktığı sözler oturdukları tahta masaların üzerlerine işlenmiş, kazınmış iyice oyula oyula. Hiçbir şeye dokunulmamış, olduğu gibi bırakılmış her şey.
..

Devamını Oku
Elazığlı Mustafa Kaya

Dolunay turuncu
öyle geçip gidemezsin
bir ipeksi gülüşle.
bir bir unutturamazsın
o ışıklı sevişlerini.
öksüz bırakamazsın
çoğalır sonra acılarım.
..

Devamını Oku
Özcan Soylu

Çamların kokusunu hep içime çekerek,
Dağların zirvesinde aşkı aradım durdum,
Sen kokladım çiçekten yüreğime ekerek,
Aşkı yaşadım sanıp hayallerini kurdum.

Zirveden ufka bakıp saçlarını koklarken,
Turuncu akşamlarda yüreğimi yoklarken,
..

Devamını Oku
Sibel Garip

Hayat susuzluğumdu kimi zaman
Sen ise şırıltısıyla huzur veren pırıl pırıl bir şelale
Yavaşça kar yağıyordu üzerime,
Üşümeme izin vermeden, içimi ısıtıyordu bu beyazlık
Tertemiz bir havayı doldurup ciğerlerime, ağır ağır yürüyordum
bu beyaz şehrin kalbine doğru

..

Devamını Oku
Hakan Yaşar

Papatyanın yapraklarındayım
Sarı, turuncu, mavi

Türküsünü söyler dilim
İpek yolunda
Umut gibi

..

Devamını Oku
Sevil Mısırlıoğlu

Pembe hayalin dünyası
Lila onun baş belası
Gri korkulu rüyası
Dediler…Soyunup geldim

Kahve kaygılı bir melek
Mor sınırdaki zor felek
..

Devamını Oku
Sultan Ünsalan

Gün böylemi batar damlardan
Turuncu al bir renk vurmuş mavi tuvale
Gidişinden bıraktıgı doyumsuz hazzına
Bir tebessüm ile veda öpücügü ile biz insanlara

Serçeler öterken neşe ile güllerde
Dallar egilir secde edercesine güne
..

Devamını Oku
İlknur Kılıç

Yüreğimde anlamsız fırtınalar
dilimde sonu olmayan cümleler
bir mutluluk oyunu bu
oyun mu yok
aşkın ta kendisi
o benim gecemde
ay ışığı...
..

Devamını Oku
Muhsine İpek

Gün
Kızıl turuncu gelinliğini giymiş
Gecesini bekliyor
Kavuştu kavuşacak
Bulanık akan Sakarya
Hasretinle koşuyor
Umut tepeleri kaybolmuş
..

Devamını Oku
Özcan Soylu

Gök yüzünün lacivertinde elmas parıltısında yıldızlar,
Dağların karanlık silüetinin ardından ay turuncu yükseliyor,
Sahilden gelen tangolar ruhumu okşuyor,
Keşke sende yanımda olsaydın, hüznümü neş''e ye boğsaydın.

Hüzünlü yüreğimde taa derinlerde bir göl var,
Gölün üzerinde gülümseyen yüzün,
..

Devamını Oku
Necati Özkan

Geçip gidemediğim öykümüzde,
İki damla yağmurdum.
Kirpiklerinden sevdana düştüm.
Mendiline sarıp sakladığın,
İki damla göz yaşandım.
Caddelerin soğuk gözlerine aldanıp ben,
İki sevda ayrımı yollara düştüm.
..

Devamını Oku
Sema Zincir

Seni çiziyorum sevgiyle tuale,
İçimden bir nehir gibi akıp,
Bir ırmak gibi çağlıyorsun derinden
Renklere vuruyor ışığı sevgimizin..
Sarı, bir başka sarıya dönüşüyor sonra..
Rüzgarın okşadığı sararmış başaklara..
Mavi, yaşamımda ilk kez gerçek dinginliğinde..
..

Devamını Oku
Sinan Su

Kırmızı ,siyah.
Turuncu,
Kendisi çocukluğumdu.
Hepsinden öte mavi,
Gözlerimin rengi
Rengaren kelebekler
Bir sonbahar gecesi
..

Devamını Oku
Yasemin Yılmaz

Bir yanım uyuyor derinlerde, üzgün…
Ve ben o yanımla yaşıyorum.
Kalbimde o kalbin izi var...
Gülümseyince gökyüzünün mavisiyle boyuyorum gözlerimi.
Gülümse hadi gözlerim maviye boyansın…
Nefesim bir martının kanadına takılıp öteler gibi çoğalarak uzaklaşıyor.
Yanaklarına düşen güneşin o sıcak turuncu sıcağı gibi, gülümse.
..

Devamını Oku
Serhan Keserlioğlu

Neyi sevdiysem dünyadan,
Elimde hep tozu kaldı.
Koştum koştum peşinden de,
Yetişemedim sadece izi kaldı.
Yorgun düştü zavallı yürek,
İçimde elemli bir sızı kaldı.
Bitti mevsimler,tükendi bahar,
..

Devamını Oku