Turnalar hey Şiiri - İlyas Kaplan

İlyas Kaplan
1264

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Turnalar hey

mevsimlerden kış
aylardan ocak
o gün yolcuydu hasan
harmandaki salıncağından
annesinin un helvasından ayrılıyordu

çocukluğunun fonunda
tıngırdayan bağlamanın sesi vardı kulaklarında
duvardaki bağlamadan
boğazını yırtarcasına bağıran rüzgardan
içindeki sesten
bir umudu kapıda
bir umudu gökte olan dostlardan ayrılıyordu

mevsimlerden kış
malum geçim sıkıntısı
memlekette yoksulluk
yıllar evvel düşmüştü gurbet ele hasan
bak hatun
bırak beni de gideyim
az biraz para geçer elime sonra gelirim
bir çift öküz
büyük de bir tarla aldık mı
gayrı bizden iyisi olmaz… deyip

etme eyleme burada kal
kendi yağımızda kavrulalım denilse de
dil dökülüp nazlanılsa da kar etmemişti
evlatlarını, anasını, babasını, ocağını, bağlamasını, sevgisini
neyi varsa hepsini
emanet edip düşmüştü gürbet yoluna hasan

kış
bir çetin geçmişti ki
çul çaput ne bulunduysa yakılmış
gene de buz kesmişti her bir taraf
o kış bacalar hiç tütmemişti sanki
o kış ve sonrasında yüreklere bahar hiç gelmemişti

yeri gelmiş aç kalınmış
yeri gelmiş yorgunluktan bayılacak gibi olunmuş
kara gün denilebilecek kaç gün varsa
hepsini görülmüştü
yine de beklemişlerdi gurbetten gelecekleri
bir umut
bin hasretle

kar toprağı örtmüştü
bağrında sakladığı tohumlar çürümüş
değişmişti toprak
ne havada bir bahar kokusu
ne kulaklarda kuş cıvıltısı
ne tende bir nebze sıcaklık
ne de dilde bir lezzet

içten içe kendilerini sorguladılar
çile çektiler adeta
garip bir hüzün çöktü içlerine
döküldü tövbeler şükürler dilekler dudaklardan
dudaklardan dökülenler
gözlerden süzülenler
umuda duaya dönüştü
yeniden

kar olunca hiddetle süzüldü gökten yere
arzı beyaz pak ilmek ilmek dokudu
kar taneleri sıcak bir nefesle eriyip
bir damlacık su oldu
kirpiğin ucunda
saçın telinde
yanakta

nefes almak
görmek hissetmek ummak anlamak…
kıymetsizken
hiçken
yokken
buzdan dağlar oluşmuştu yüreklerde
lapa lapa yağarken kar
ağır ağır kaplarken toprağı
bembeyaz örtüsüyle
öylece

yıllarca
ha önümüzdeki bahar
ha önümüzde ki güz gelecek hayalleri
sürüp gitmişti gün ve geceler boyu
birbirinden ayrı düşenler
vazgeçmemişlerdi göklerde al kuş aramaktan
merakla gökte uçan al turnalara bakmaktan

sen o kuşu essahtan gördün mü
gördüm ya
hem de tam üç kere
ilkini hasanın gittiği gece gördüm
ikinciyi sonraki gece
üçüncüsüyse onun ardından iki ay sonra
dördüncü kez gördüğümde kavuşacağım sevdiğime
deyip rüyalara yattılar

gün o gündür üstünden yıllar geçti
gelmedi o dördüncü kuş
al kuş ne geceye geldi ne gündüze
tellerden çıkan ezgiye eşlik ettikçe
“allı turnam ne gezersin havada...” dedikçe

al turnalar
yıldızlı gecelerde süzülüp kondular evlerin çatısına
o akşamlar
eski teller kopana kadar
sabaha kadar
aynı türküyü dinlediler
“Allı turnam ne gezersin havada...”

sabah ezanıyla
çöktüler pencerenin başına
boyunları bükük
güneşin ilk ışıkları vurdu soluk benizlerine
allı turnanın getirdiği o acı haber
çalındı kulaklarına
ağlayamadılar
bağıramadılar
öylece durdular yerinde
titreyen dudaklarında bir garip türkü

turnalar hey…

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 13.1.2024 15:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!