Ne zaman düşünsem seni Keşan'ım
Gönlümde uçuşur eski günlerin
Alır çocukluğuma götürür beni
Dilimden düşmeyen o türkülerin.
Bakarım, her yanın anıyla yüklü
En küçük rüzgarda açılır üstü
Bazan yeldeğirmeni,
..................................bazan bir türkü
Bir anda geçmişime uçurur beni
Önce arkadaşlarım gelir aklıma;
Nurettin, Tahsin, Kadir... Mustafa
Ardından, sevecen-can komşularımla
Karadutun tadı vurur damaklarıma
Kanatlarıma takılır tatlı anılar
Ben kaçarım Yörük Ömer kovalar
Attığım taş kafasını yaralar
Yarasından pekmez akar!..
............................................Yaş akar
Eski Mektep Sokağı'nda
............................kaçar kaçar ağlarım
Oynarım bol çocuklu sokaklarında
Çamur harçlı taş duvarlı avlularında
Güler yüzlü teyzeler okşar başımı
Masallar dinlerim akşamlarında
Bazan tırmanırım Sivri Tepe'ye
''Yüksek yüksek tepelerde''
.......................................çiçek toplarım.
Gökyüzünde dizi dizi turnalar
Turnalarla, dört bir yana selam yollarım
Ne zaman düşünsem seni Keşan'ım
Saçlarımı savurur sert rüzgârların
Çiftçiler harmanda harman döverken
Dutluğundan renk renk dutlar toplarım
Dudağımdan dökülür o güzel türkün
''Dut fidanı boyunca....."
.................................vay benim canım!
Çıkarım bir kızılcık dalı üstüne
Bir sürü turna kuşu çarpar gözüme
"Yâre selam söyleyin turnalar " derim
Kızılcıklar dökülürken dere dibine
Gezinirim çok tozlu dar yollarında
Annem düşer ardıma; hep peşim sıra
''Drama Köprüsü dardır geçilmez ''
Türküsü gelir kulaklarıma
Ellerimi yıkarım Çukur Çeşme'den
İçme suyu alırım Tatlı Çeşme'den
Kahveler Önü'nden, Pazar Yeri'nden
Ezan sesi gelirken camilerinden
Gülücükler toplarım gülen yüzlerden
Uzanırım Şadırvan'a eski susadan
Koklarım, tarih kokar hep buram buram
İçimi doldururum senin kokundan
Kalburcu Bayırı'ndan..Korudağı'ndan
İçinden tarih akan Sarıkız'ından.
Bazı hafta sonları maça bakarım
Cevizlik Deresi'nde kulaç atarım
Vakıf'ın kumlarında hep yan yatarım
Ağaçsız, gölgesiz, sıcak kumlarda
Bir mevsimlik güneşi
.......................bir tek günde toplarım!
Düğünlere giderim hemen her pazar
Davullarla zurnalar bizi karşılar
Peşrev çeker zurnasıyla müzisyen Yaşar
"A be ana niye verdin kalaycıya...vay? "
Çoluk çocuk, genç-yaşlı oyuna kalkar
Ya kına geceleri, bir başka bahar
Karşılama oynarlar kadınlar kızlar
"Bahçelerde Börülce " türküsü'nde’yse
Yerinde duramaz genç kaynanalar..
Gün olur babamı izlerim canla
Yürek katar samanlı çamur harcına
''Alişimin kaşları..'' türküsü vurur
Umutla ördüğü taş duvarına
Yanında,
komşusu Yusuf Katıksız Amca
İhtiyat askerliğinden arkadaşlar ya
Taşları kaldırıp, usulca verir
Yüreğini verir gibi arkadaşına.
Ve sonra
Mahmut Köylü “dost” Kasım Amca
Çektikleri çileler az değil, çokça
Bakarım birlikte koyun güderler
35'li yıllarda, mor bayırlarda
Koyunlar beslenirken geniş merada
İki göçmen otururlar ağaç altında
Sırtlarında kebeler ellerde sopa
Kuşlar kıpırdaşır ince dallarda
Buğday kokan bir peşkir açılır orda
Bir ekmek, üç soğan, biraz da sevda
Çocukluk anıları lokmalarında
İnsanı meftûn eden bir haykırışla
KâzibemTürküsü var dudaklarında
Kimbilir ne candan söylemişlerdir
Mübadele kokulu bu iki çoban
"KAZİBEM " türküsünü davar güderken
Bardacık eriğinden yaptıkları kavalla
Derim ki, elbette bitmedi sözüm
Söylenmeyi beklerler ey gonca gülüm
Gönül höyüğümden uzaklaş ölüm
Güneşe hasret çok daha türkü'm
....................*...................
Ali Koç Elegeçmez
Kayıt Tarihi : 30.6.2006 01:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
22/0cak.2003-Önder değişiklik yapıldı
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!