TÜRKİSTAN EY TÜRKİSTAN
(Ezilen, ama asla Yılmayan Soydaşlarımıza…)
Ahları sessiz seda
Onlar olurken feda,
O mavi bayrak için
Ölümsüz kaç şüheda.
Türkistan ey Türkistan
Boynu bükük Türkistan
Turan en kara an da
Şafak yakın Türkistan.
Bilal’in sabrı gibi
Geçer kasırga, tipi
Uyanınca Kürşad’lar
Çin'e cehennem dibi.
Susmayacak Türkistan
Korkmayacak Türkistan
Allah Resul Aşkıyla
Solmayacak,Türkistan.
Türkistan’a gitmeli
Tan uykusu bitmeli
Silkinince bozkurtlar
Düşmanı titretmeli.
Canım, kanım Türkistan
Ata Yurdum Türkistan
İkinci bir Endülüs
Olmayacak Türkistan.
Uygur Türk, Türk kalacak,
Çinli’den öç alacak,
Türkistan da, O mavi,
Bayrak dalgalanacak.
Yılgın Yağmur, Türkistan
Kanlı hamur Türkistan
Sürülünce katil Çin
Yaşar, mağrur Türkistan.
Adanasız, 09.01.15 – 06.38 Yılgın Yağmur
Yeni Boraltan’lar Yaşanmasın Diye: Boraltan’ın Acı Dolu Hikayesi
8 Ocak, 2015
Boraltan Köprüsü’nde yaşananlar Türk töresinin yok sayıldığı Türk tarihinin en acı olayıdır. O gün Rus eline teslim edilen kardeşlerimizin acısını her duyduğumuzda yüreğimizde kanar. Son bir aydır gündemimizde ise yaklaşık 360 Uygur Türk’ünün Çin eline teslim edilmemesi için sesimizi yükseltebildiğimiz kadar yükseltiyoruz. Eğer Uygurlu Türk kardeşlerimiz Tayland’dan Çin’e teslim edilirse, Boraltan’da yaşananın çağdaşı bir olay gözlerimizin önünde gerçekleşecek ve kardeşlerimiz Çin kafiri elinde can verecekler. Yeni Boraltan’lar yaşanmasın diye o acı olayı yeniden hatırlamak, aklımıza başımıza toplamak için yapılabilecek en iyi şeydir.
KORKAKÇA RUSYA’YA TESLİM EDİLEN AZERİ TÜRKLERİ VE BORALTAN’IN ACISI
1944 senesinde Orta Asya, Sovyet Rusyası tarafından işgal edilmişti. Komünizmin önünde engel olan herkesin yok edilmeye çalışıldığı bu savaş döneminde, Stalin yönetiminin baskıları iyice artmıştı.
Bu baskılara daha fazla dayanamayan bir grup Azeri Türkü, kardeş yurtları olan Türkiye’ye sığınmak üzere yola çıkmışlardı. Yolculukları sırasında uğradıkları baskınlar neticesinde kaybettikleri kardeşlerini geride bırakarak, nihayet Aras nehri üzerindeki Boraltan Köprüsü’nden geçerek Türk sınır karakoluna varmışlardı. Bu 146 kişilik Azeri Türkü, kurtulduklarını düşünerek sevinç içerisindeyken, Türk karakolundaki Mehmetçikler de Azeri kardeşlerini korumanın verdiği gururu yaşıyorlardı. Ancak kardeşlik duygularının doruk noktasında yaşandığı bu anlar, gelen emir ile darmaduman olmuştu.
Vatandaşların kendilerine teslim edilmesini isteyen Sovyet Rusyası’nın baskıları üzerine, Karakol komutanının üstlerine yazmış olduğu mektuba gelen cevap şöyleydi:
“Karakolunuza sığınan Azerileri derhal Sovyet yetkililerine teslim edin! ”
Karakoldaki Metmetçiklerimiz, gelen emrin doğruluğundan şüphe edercesine tekrar emri teyit ettirmek istemişlerdi. Zira kardeşlerini ölüme terk etmeye gönülleri razı gelmiyordu. Fakat gelen cevap korkakça ve anlaşılamazdı:
“Derhal teslim edin, yoksa vatana ihanetle yargılanacaksınız.”
Karakol komutanı ve Mehmetçiklerimiz, yapacakları bir şey kalmayınca durumu Azeri kardeşlerimize açıkladılar. Kandaşlarımız “Bizi onlara vermeyin, gerekirse siz öldürün, yeter ki onlara teslim etmeyin” diye feryat ettiler. Karakol komutanı, istemeye istemeye Azeri kardeşlerimizin ellerini bağlayıp Boraltan Köprüsü’ne doğru yola çıktı. Sınırın öte tarafına geçer geçmez bütün kardeşlerimiz askerlerimizin gözü önünde kurşuna dizildi. Bu acı olayı günlerce aklında çıkaramayan Karakol komutanının, kendi beylik silahı ile intihar ettiği tarihe not düşülmelidir.
Boraltan’ın bu acı hikayesi, günümüzden tam 71 sene önce vukua gelmiştir. Bugün aynı acıyı yaşamamak için, bu acı bizim için yeterli olmalı ve tüm yetkililer üzerlerine düşeni yapıp kardeşlerimizi kurtarmalıdır. Günümüzün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başbakan iken, Boraltan Köprüsü’nde yaşanan acıyı anlatıp CHP’yi eleştirmiştir. Eğer kandaşlarımız için harekete geçilip onlar kurtarılamazsa biz de eleştirilerimizi demokratik kurallar çerçevesinde kendisine yönelteceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Tarihimiz, Türklerin can verdiği ama hiçbir kendisine sığınanı düşmanına vermediği örnekler ile doludur. Bugün hepimizin nefesini tutarak izlediği Diriliş dizisinin de tüm konsepti bu çerçeveye oturtulmuştur. Öyleyse, tarihimizden boynumuza borç olan doğru yapılmalı ve her ne pahasına olursa olsun kardeşlerimiz kurtarılmalıdır. Bize senelerdir samimiyetini anlatmaya çalışanlar da bunu yaparak hiç şüphesiz samimiyetlerine inanmalarımızı sağlayacaklardır. Sözlerimizin sonu Boğaltan olayına yazılmış ağıt olsun.
Tutsak Türklerin kurşuna dizilmeden önce söyledikleri bir ağıt ise hepimizin yüreğini burkuyor:
Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı,
Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.
Karası, karası, merhamet fukarası,
Karası, karası, merhamet fukarası,
Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni,
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.
Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine,
Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine.
www.turkulak.com/
sitesinden alıntı.
Kayıt Tarihi : 9.1.2015 07:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yılgın Yağmur, Türkistan Kanlı hamur Türkistan Sürülmeli katil Çin Yaşa mağrur Türkistan. Adanasız, 09.01.15 – 06.38 Yılgın Yağmur Yeni Boraltan’lar Yaşanmasın Diye: Boraltan’ın Acı Dolu Hikayesi 8 Ocak, 2015 Boraltan Köprüsü’nde yaşananlar Türk töresinin yok sayıldığı Türk tarihinin en acı olayıdır. O gün Rus eline teslim edilen kardeşlerimizin acısını her duyduğumuzda yüreğimizde kanar. Son bir aydır gündemimizde ise yaklaşık 360 Uygur Türk’ünün Çin eline teslim edilmemesi için sesimizi yükseltebildiğimiz kadar yükseltiyoruz. Eğer Uygurlu Türk kardeşlerimiz Tayland’dan Çin’e teslim edilirse, Boraltan’da yaşananın çağdaşı bir olay gözlerimizin önünde gerçekleşecek ve kardeşlerimiz Çin kafiri elinde can verecekler. Yeni Boraltan’lar yaşanmasın diye o acı olayı yeniden hatırlamak, aklımıza başımıza toplamak için yapılabilecek en iyi şeydir. KORKAKÇA RUSYA’YA TESLİM EDİLEN AZERİ TÜRKLERİ VE BORALTAN’IN ACISI 1944 senesinde Orta Asya, Sovyet Rusyası tarafından işgal edilmişti. Komünizmin önünde engel olan herkesin yok edilmeye çalışıldığı bu savaş döneminde, Stalin yönetiminin baskıları iyice artmıştı. Bu baskılara daha fazla dayanamayan bir grup Azeri Türkü, kardeş yurtları olan Türkiye’ye sığınmak üzere yola çıkmışlardı. Yolculukları sırasında uğradıkları baskınlar neticesinde kaybettikleri kardeşlerini geride bırakarak, nihayet Aras nehri üzerindeki Boraltan Köprüsü’nden geçerek Türk sınır karakoluna varmışlardı. Bu 146 kişilik Azeri Türkü, kurtulduklarını düşünerek sevinç içerisindeyken, Türk karakolundaki Mehmetçikler de Azeri kardeşlerini korumanın verdiği gururu yaşıyorlardı. Ancak kardeşlik duygularının doruk noktasında yaşandığı bu anlar, gelen emir ile darmaduman olmuştu. Vatandaşların kendilerine teslim edilmesini isteyen Sovyet Rusyası’nın baskıları üzerine, Karakol komutanının üstlerine yazmış olduğu mektuba gelen cevap şöyleydi: “Karakolunuza sığınan Azerileri derhal Sovyet yetkililerine teslim edin! ” Karakoldaki Metmetçiklerimiz, gelen emrin doğruluğundan şüphe edercesine tekrar emri teyit ettirmek istemişlerdi. Zira kardeşlerini ölüme terk etmeye gönülleri razı gelmiyordu. Fakat gelen cevap korkakça ve anlaşılamazdı: “Derhal teslim edin, yoksa vatana ihanetle yargılanacaksınız.” Karakol komutanı ve Mehmetçiklerimiz, yapacakları bir şey kalmayınca durumu Azeri kardeşlerimize açıkladılar. Kandaşlarımız “Bizi onlara vermeyin, gerekirse siz öldürün, yeter ki onlara teslim etmeyin” diye feryat ettiler. Karakol komutanı, istemeye istemeye Azeri kardeşlerimizin ellerini bağlayıp Boraltan Köprüsü’ne doğru yola çıktı. Sınırın öte tarafına geçer geçmez bütün kardeşlerimiz askerlerimizin gözü önünde kurşuna dizildi. Bu acı olayı günlerce aklında çıkaramayan Karakol komutanının, kendi beylik silahı ile intihar ettiği tarihe not düşülmelidir. Boraltan’ın bu acı hikayesi, günümüzden tam 71 sene önce vukua gelmiştir. Bugün aynı acıyı yaşamamak için, bu acı bizim için yeterli olmalı ve tüm yetkililer üzerlerine düşeni yapıp kardeşlerimizi kurtarmalıdır. Günümüzün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başbakan iken, Boraltan Köprüsü’nde yaşanan acıyı anlatıp CHP’yi eleştirmiştir. Eğer kandaşlarımız için harekete geçilip onlar kurtarılamazsa biz de eleştirilerimizi demokratik kurallar çerçevesinde kendisine yönelteceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Tarihimiz, Türklerin can verdiği ama hiçbir kendisine sığınanı düşmanına vermediği örnekler ile doludur. Bugün hepimizin nefesini tutarak izlediği Diriliş dizisinin de tüm konsepti bu çerçeveye oturtulmuştur. Öyleyse, tarihimizden boynumuza borç olan doğru yapılmalı ve her ne pahasına olursa olsun kardeşlerimiz kurtarılmalıdır. Bize senelerdir samimiyetini anlatmaya çalışanlar da bunu yaparak hiç şüphesiz samimiyetlerine inanmalarımızı sağlayacaklardır. Sözlerimizin sonu Boğaltan olayına yazılmış ağıt olsun. Tutsak Türklerin kurşuna dizilmeden önce söyledikleri bir ağıt ise hepimizin yüreğini burkuyor: Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı, Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası. Karası, karası, merhamet fukarası, Karası, karası, merhamet fukarası, Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni, Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni. Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine, Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine. www.turkulak.com/ sitesinden alıntı.
TÜM YORUMLAR (2)