Silkinip ata binmişti elli bin yiğit
Meydanı Malazgirt son rütbesi şehit
Aradı Başbuğ Ergenekondan sıcak yuva
Cennet gişesiydi o gün şu kurak ova.
Cihan tubası kızıllandı Halime kucağında
Bir tohum filiz veriyordu Ertuğrul ocağında
Hani düğün tertibi kurulmuştu Bilecik kalesinde,
Kansız düğün olmazdı Osmanoğlu töresinde
Samsa Abdurrahman Konur Alp ve daha niceleri...
Yalıova'dan Aydos, mesken eyledi Yeniceleri!
Yiğit akınlar da nice şanlar alırdı: Malkoç, Evrenos, Turhanoğlu!
Köse'yi dahi hayran koyardı Gazi Orhanın Sultanoğlu?
Onbin değme asilzade başta Korkusuz Jan!
Kale önünde bir ses! Haykırırdı: "Bre Doğan"
-Kuşandı Beyim! Yaman mushasara var!
Türk'ü kuşatana derdi Yıldırım yağar!
Bire on, bire yirmi; Ayet bu muydu?
Şahinler bilmezdi elbet, Hâk Teâla buyurdu!
Otuz bin gafil sessizce ölüm uykusundaydı..
Destan yazmıştı Hacı İlbey, işte şu Meriç kıyısındaydı.
Şimdi sözlerime darılıp sakın küsmesin Tuna
Beklesin o da Kosova gibi, siz söyleyin ona.
Ne cermenin Roması, ne Nemçe'nin Viyanası
Türk'üm diyenin bilin ki bitmez kızılelması
Kayıt Tarihi : 22.2.2018 22:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!