Ucu bucağı görünmeyen yollara
Atıyorum kendimi,
Bilinmez bir şehirde.
Sensizliğin ötesinde dolaşırken,
Bir çiçek büyütüyorum
Eski, paslı küçük bir kutunun içinde.
Siyah bir sel boşanıyor,
Yeniden dalgalar,
Yeniden avaryaya çekilmiş gemiler.
Avuçlarımda kocaman bir damla,
Ucu bucağı görünmeyen yalnızlığa
Atıyorum kendimi.
Yolda görüyorum uykusuz gecelerimi
Seni soruyorum ısrarla,
Yüzüme bakarak pişkin pişkin,
Kaybolup gidiyor mum ışığının titremesine.
Bir hal var bu işin içinde
Bir İstanbul var,bir özlem var içimde..
Yapayalnız bir ünlem oldu rüyalarım.
Ömrüm paslandı sanki.
Bırak, eskisin uçurumlar
Bırak, bayatlasın hüzünlenen akşamlar
Bırak da günlerin buğusuna,
Adını yazayım İstanbul...
Islak koyuluğun çırpınışları,
Sağır bir ahenke dönüşür
Durgun sularında.
Saçların uzanmış sonsuz ufka,
Bir balıkçı türküsünde.
Biraz suskun, biraz hissiz...
Hasret yorgunluğu,
Umut yorgunluğu,
Bir taze zaman,
Bir şiir sızıntısı dudaklarında.
Biraz isyankar, biraz uysal..
Boynunu ipe geçirmiş
Bir intihar oldu yalnızlığım,
Kız kulesinin akşamlarında.
Ne işittiğin var ne gördüğün,
Yaza yaza çürüttüm özlemlerimi,
Senin yokluğunda...
Ey, İstanbul!
Ey, yedi iklim üzerine kurulmuş şehir!
Türk ruleti oynuyorum özleminle
Ya hiç görmemezcesine,
Ya hiç dönmemezcesine...
Kayıt Tarihi : 20.4.2006 14:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)