Bekleme heyecanıydı bizimkisi
bir zamanlar
kapı her çalındığında
yüreğimizin inip kalkışıydı bir an
bir kelime bir cümle
belki de bir hoşça kal
Uzak ihtimal değil
yakınlarımda dolaşır durur
o esrarengiz dokunuş
nerede,ne zaman,hangi şartlarda
kondurur buseyi alnımdan
şairler kaç yaşında ölür
Göğsünden süzülen sütü
karışır anaç toprağa
kekik kokusu yayılır
dağlara,ovalara,akarsulara
yaban gülünün özüne karışır
anamın bağrı yanar bir dağ yamacında
Tuvalde yarım kalan bir resim
eylülün acısı sarmış renkleri
sarının aşkıdır
sürüklenen yaprakta zamanın tükenişi
her fırça darbesinde beliren yalnızlığın izi
Kadıköy’de bir balıkçı meyhanesi
dar bir sokağın iki yanında
karşılıklı sohbete dayalı aşk sofrası
gülü seven de burada dikenini seven de
sokakta oturmaya bayılıyor sevgililer
ben de bayılıyorum, ben de hem gülü
Gözlerin feri sönmüş acılara odaklı
yılkı atı dolu dizgin kanayan yüreklerde
dokunurken tezgahta
bir kilim ahenginde gözyaşları
safran rengi mutsuzluk kaplar yüreklerimizi
Diri bir gecenin ölü sabahında
güneşi katlediyor birileri
bir de içimdeki gülleri
hangi rüzgar taktı peşimden
gardiyan edasıyla
Gecenin saltanatını getirdim sana
bir tutam yıldız attım içine
biraz da hasret
gözlerinde yanmasın közledim yüreğimi
ay ışığında
Deniz atları gibiydik duygusal
ve doğurgan
her gün yeni bir güne doğurduk sevincimizi
gözyaşlarımızı gömdük
gökyüzünün yedinci katmanına
bir dalda tomurcuk olduk
Nemli bir yaz sıcağı
maviliklerden
gecenin şarapla yıkandığı
gonca gül zamanlarına
damıtılmış düşüncelerim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!