Ben hic boyle bir dunya hayal etmemistim anne.
Küçükken ne kadarda güzel anlatmıştın halbuki, masal gibiydi herşey sanki.
Bir an önce büyümek, hayatın kollarına atılmak istemiştim.
Keşke hiç büyümeseydim, hep çocuk kalsaydım be Anne.
Köşe başında arkadaşlarımla oynarken ne kadar da mutluydum.
Bazen diyorum ki; keşke mümkün olsaydı qeriye dönebilmek, çocuk kalabilmek, masallardaki qibi bir dünyada yaşayabilmek.
Mümkün değiL demi Anne, imkansız demi maziye dönebilmek.
YaLanın kötü olduğunu sen anlatmamışmıydın bana Anne, peki niye kandırdın beni, niye YaLan söyLedin? ? Aşıklar anlatmıştın bana, sevdalılar anlatmıştın onlardamı yaandı Anne? Küçükken söylediğin herşey bir masalardan mı ibaretti.
Nasıl severdin, nasıl kollardın beni kötülüklerden.
Nasıl merak ederdin eve geç qeldiğimde, nasıL da sarıLıp boynuma, okşardın saçLarımı. Bir qün qeLecek, benim yerime sevdiğin kadın yapacak bunLarı derdin.
Hiç olmadı be Anne Senin gibi karşılıksız, çıkarsız, candan seven hiç oLmadı
Kimisi parama geldi, kimisi gönül eğlendirmek istedi.
Oysaki sen küçükken, KADINLAR öyle bir sever, bağlanır ki; canını alırsın ama sevdiğini elinden alamazsın derdin.
Bu da senin söylediğin pembe yalanlardanmış Anne..
Yada o sevmeler eskilerde yada masallarda kalmış.
Artık kimse sevdiği için gözyaşı dökmüyor, engeller aşmıyor, şiir yazmıyor.
Kimse sevdiği için canından olmuyor.
Annem artık kimse candan yürekten sevmiyor
Seversede hep tek taraflı sevdalar yaşanıyor.
Bende öyleyim Anne OĞLUN, sevdaLı Ama kimse görmüyor Anne
Şiirler yazıyorum ona dair, sevdama dair sözler yazıyorum.
O anlamadıkça ben kahroluyorum.
Ben onu severken, onun başkasını sevmesi beni mahfediyor Anne.
Ondan başka bişey düşünemez oldum.
Kalbim onun aşkıyla günden güne dahada fazla yanıyo.
Baktığım, gördüğüm herşeyde, herkeste O var Anne.
Çok uzaklardada olsa, O aslında hep benimle.
Çıkarmak istesemde onu içimden, yapamıyorum, canın yanıyor Anne!
Böyle olduğuma bakma benim. Sessiz ve sakin görünüyorum. Ama içimde kopan fırtınalara karşı koyamıyorum. Sevmiyorum diyorum herkese unuttum diyorum. Yalan söylüyorum sevdiğim. Unutmak çok zor. Sen yanında değilsin,kalbin başkasında ve mutlusun. Ne güzel! ! Yani güzeldir herhalde. Sayende bu duyguyu yaşayamadım bilmiyorum sevdiğim. Seni onunla görünce gülümsüyorum acı çektiğimi kimseye göstermiyorum, göz yaşlarım içime akıyor ama kimse bunu bilmiyor. Sevmiyorsun beni biliyorum. Belki nefret ediyorsun ama ben galiba seni seviyorum. Sen bana gitmek için gelmiştin gittin. Ben kalacağını sanmıştım. Ama giden bedendi ruhun,aşkın bende kaldı sevdiğim. Yüreğimle kalbimle karşındayım işte. Dimdik ayaktayım,acılar çekiyorum,ağlıyorum,lanet ediyorum hayata ama yıkılmıyorum! ! Ayaktayım! Senden vazgeçiyorum sevdiğim ümitsiz bir sevdanın peşinden kendimi harap edemem. Sevgi gibi kutsal bir duyguyu senin ümitsiz yok olmuş sevginle yok edemem. Bekliyorum… Bir gün mutlaka o gün gelecek gidenler tekrar dönecek ama unutma ki sen geldiğinde ben burada olmayabilirim. Sevgi eğer karşılığı varsa yaşar; yoksa ölür benim sana olan sevgimde ölüyor. Bir gün bana geri dönersen bu sevgiyi diriltmek çok zor. Sen bana ‘elveda’ dedin ben sana ‘merhaba’ diyemem kör olmuş gözlerinle, mühürleşmiş, kalbinle baş başa bırakıyorum seni. Belki bir gün sevmenin ne demek olduğunu anlarsın…. Bugün senden ayrıldım sevgilim! ! ! Oturdum sabaha kadar tek damla uyku uyumadan sana bunları yazdım... gittiğinden değil, ayrıldığımızdan değil,öyle anlama, hep yazmak istemişimdir.... hep çok sarhoş olup,seninle düşünmeden konuşmak istemişimdir söyleyeceklerim seni üzse bile... sana karşı bir şeyler saklı olsun istemedim içimde, nasıl gözlerimi anlayıp görebiliyorsan öyle gör istedim yüreğimi! ... ama ne yapabildim ne de anlatabildim sana bunları yazık... sırf tepkin ne olurdu diye; sana anlatabilmek için, senin beni anlayabilmen için, hatalar yapmak isterdim ve sana bunları anlatmak, seni bunlar kızdırsa bile... Şimdi anlayabiliyorum kendimi, yargılayabiliyorum gerçekten ve seviyorum ve seveceğim her zaman seni... Bugün senden ayrıldım sevgilim, Hani sen gidince, ölü gibiyim derdim ya, terkedilmiş bir ev gibi bir ev gibi soğuk ve yalnız cansız,ruh gibi, manasız! Sen gidince Yapamam derdim ya hayatımın anlamı kalmaz Anlamsız! Şimdi öyleyim işte, hem manasız hem anlamsız, Beni milyon kere yaktın ama dumansız! ... ölümü ve seni gözleyeceğim artık yatırıp uzaklara gözlerimi, elbet biri gelirde beni bu çıkmazlardan tutup elimi götürür diye... bir çocuk gibi bekleyeceğim bir çocuk gibi kim bilir belki çıkarda gelirsin bir gün diye.. bu yazdıklarıma kızma, çünkü sensiz hayal kurmadım, hep ümit ettim, hep umdum mutluluk çok uzak değil ha ulaştım ha ulaşacağım diye, ama inan sensiz hayal kurmadım... inan sensiz ummadım.... Bugün senden ayrıldım sevgilim, Ayrıldım diye yazmadım bunları, bu yazdıklarım gerçekten tanıdığını sandığını tanıtsın sana, “sevgi yetmiyor” tanıtsın sana... seninle hiç ayrılmayı düşlemediğim için böyle davranıyorum böyle yazılar yazıyorum sana, ama anlamı olmayacak biliyorum, sende bir gün eminim geç kalmışlığın ne demek olduğunu anlayacaksın benim gibi, şimdi anlamanı beklemediğim gibi... şunu merak ediyorum hep; yokluğuma alıştın mı! ! ! alıştın mı diyorum çünkü varlığıma bir zamanlar alıştığın için... ister kız ister darıl ama biricik, demek ki sen bana sadece alışmışsın... varlığıma, adım anıldığında şeklime alışmışsın ve sen bunu başka şeylerle karıştırmışsın... iyi bir sevgili olamadım biliyorum, ama iyi bir sevici olmuşum kendi kendime, hep de kandırmışım kendimi.. birde seninle beraber şunu öğretti bana ister sevgilin olsun, ister can ciğer arkadaşın,ister yarenin, ister dostun, vermeden alamıyormuşsun, bunu! ! ! ben böyle kandırmışım işte kendimi, başına gelmeyince anlamıyor, öğrenemiyor insan, öğrendik işte sağ ol sayende....
Birincisi; sınıfsız bir içecektir, ayakkabı boyacıları ile ceo’ların ortak içeceğidir. Sınıfsal kaynaşma sağlar. Her statüden insanın tükettiği bir sıvı olup, içecekte eşitlenmenin sembolüdür aynı zamanda. İkinci olarak zamansızdır; sabah kahvaltısında, öğlen yemeği sonrasında, akşam üzeri, yatmadan önce yani günün her saati içilebilen tek içecektir. Üçüncüsü; Muhabbetin demini aldırır. Çay olmadan yapılan sohbetlerin hiçbir tadının olmadığı malumunuzdur.
Çay; yoksulların, şairlerin ve yalnızların resmi içeceğidir. Ona öyle alelade bir içecek muamelesi yapamayız. Ona sıradan bir içecek gibi davranamayız. Yok ben çay sevmem, çayla aram iyi değildir gibi hezeyanlar delikanlı bireylere yakışmaz. Çay içmeyen adamı anlamak zordur. Eğer bir rahatsızlığı yoksa, ki çay sıhhat verir. O kişinin niye çay sevmediği bizim için ciddi bir sorun olarak masada duracak ve dostluğumuzu sorgulatacaktır. Zamansız-mekansız-sınıfsız bir içecek olarak çaya karşı yapılan bu haksızlık ve sevgisizlik bizi yaralar. Çay içmeyen adam şüphelidir. Ona güvenemeyiz. Çünkü ince belli bardakta tüten nefis dumanıyla, karanfil kokulu sıcak ve demli bir çayı yudumlamamış insan, Anadolu’yu, bozkırları ve kırılgan yağmurlarımızı tatmamış demektir, kırkikindilerle yıkanmamış, gökyüzünü tanımamış demektir. Çay içmemenin hiçbir mantıklı izahı olamaz. Çay içmeyen adama güvenemeyiz çünkü buralardan ve bu toprakların kadim içecek kültüründen fersah fersah uzaklaşmış bir adam bizi tedirgin eder.
Çay; yoksulların, şairlerin ve yalnızların resmi içeceğidir. Ona öyle alelade bir içecek muamelesi yapamayız. Ona sıradan bir içecek gibi davranamayız.
Kimsenin seni anlmadigini dusundugunu biliyorum,
Ama ben seni anliyorum,
Gozlerindeki donuk gulusun ardinda sakli olan,
Gozyaslarini gorebiliyorum,
Yuregindekileri gizlemek icin,
Soyledigin sozlerin altinda kanayan yarayida gorebiliyorum,
Sıf seni yazmak icin şair olmak istedim hep
ve ben
Yasakli siirlerin (zorla) susturulmus dizelerinden cikarip sevdim seni
Her zaman seninle duslediğim cok sey oldu şu kısacık hayatımda
Duslerine girmek,
Duslerinde seninle olmak gibi mesela
Yalnizlik tum bedenimi sardiginda
Anlamistim gittiyini benden
Her kapimi caldiginda yuzune kapatmistim oysa
Sen cikarken o girdi sanirim
Simdi onunla savasiyorum
Onunla basa cikamadim ama kabullendim
Benim yaşlandığımı düşündüğünuz gün (ki yaşlı olmayacağım) , Sabırlı olun lütfen ve beni anlamaya çalışin… Yemek yerken üstümü kirletirsem… üzerimi değiştirecek gücüm yoksa… lütfen sabırlı olun. Benim size birşeyler öğretmek için sizinle ilgilendiğim zamanları hatırlayin... Sizinle konuşurken, sürekli aynı şeyleri 1000 kere tekrarlıyorsam… sözümü kesmeyin… beni dinle. Siz küçükken, uyuyana kadar size aynı hikayeyi 1000 defa tekrar tekrar okumak zorunda kalıyordum. Banyo yapmak istemediğimde; Beni utandırmayin yada azarlamayin… Sizi banyoya götürmek için icad ettiğim küçük yöntemlerimi ve oyunlarımı hatırlayin…
Yeni teknolojiler karşındaki cahilliğimi görürseniz… bana zaman tanıyin ve beni yüzünde alaycı bir gülümseyle izlemeyin…
Bazı zamanlarda unutkan olursam yahut konuşmalarımızda ipin ucunu kaçırırsam… lütfen hatırlamam için gerekli zamanı bana tanıyin… eğer hatırlayamazsam, sinirlenmeyin… çünkü asıl önemli olan benim konuşmam değil, sizin yanınizda olabilmem ve sizin beni dinliyor olmanizdır. Ben size bir sürü şeyi nasıl yapacağınızi gösterdim… İyi yemek yemeyi, iyi giyinmeyi… yaşamı göğüslemeyi… Eğer birşey yemek istemezsem, baskı yapmayin bana. Ne zaman yemem yada yememem gerektiğini ben gayet iyi bilirim. Ve yaşlı bacaklarım yürümeme izin vermediğinde... … bana elinizi verin… Tıpkı, benim size ilk adımlarını atarken verdiğim gibi.
Ve birgün artık daha fazla yaşamak istemediğimi söylediğimde… ve ölmek istediğimi… kızmayin… Birgün anlayacaksıniz… yaşamın; zevk alma değil artık idareten yaşama yaşı olduğunu anlamaya çalışin, Birgün şunu anlayacaksıniz, hatalarıma karşın hep sizin için iyi olanı gerçekleştirmeye çabaladıgimi ve sizin yolunuzu hazırlamaya çalıştıgimi Sizin yanınizda olduğumda üzgün,kızgın yada güçsüz hissetmeyin kendinizi Benim yanımda olmalısıniz, beni anlamalısıniz ve bana yardım etmelisiniz Yürümeme yardımcı olun… ve yolumu sabır ile, sevgi ile bitirdiyimde (öldüğümde)
son olarak sunu istiyorum sizden annenize iyi bakin anneniz once Allah"a sonra size emanet o cok iyi bir annedir ben yurtdisinda oldugumdan dolayi size iyi bir babalik yapamadim manevi acidan ama anneniz size hem annelik hem babalik yapti benim icin annenize iyi bakin.. sizi seviyorum cocuklar.. babaniz.
Benim için yaptıklarınızi, bir gülümseme ve senin için her zaman taşıdığım çok derin bir sevgi ile geri ödeyebilirim ancak..
Özlem düşünce hüznümün gölgesine.
Sırtlayıp anıları geldim düşlerine.
Harlı bir keder giydirdim sensizliğe.
Ayıkladım sitemleri kelime kelime.
Geldim yar eşlik et türkülerime... (nilgün)
Ben bugune kadar insanlari bir bakista çözmemle Övünürdüm.
Bir insanin bir lafi karsisinda, o insan hakkinda on dakika boyunca konusup nokta atisi Tespitler yapardim, hala da yaparim.
Bugune kadar hic bir tahminimde yanilmadim desem yeridir.
Çok arkadas da kaybettim bu yuzden,
Çok kere de tenkit edildim pesin hükümlü oldugum iddiasiyla.
Sonra sonra hakliligim ortaya cikinca, yuzu olanlar geldi, gurur yapanlar sustu.
Aşka aşığım ben içimdeki kocaman aşka sevgiyi kaldırabilecek bir insan bulamadım, Hep seven taraf oldum, herkesi kendim gibi sanmışım,
Gücüm yettiğince sevmiş fakat karşıliğını alamamış olduğumu düşünürken sevdiğim Kadın (SEN) geldin.
Ve sen sevdigim kadın hiç söylememem gereken şeyleri bir kez daha söylemek istiyorum son kez:
“Çok sevdim ben seni, hiç sevmemem gerekirken…
N’olur çok görme bana bu zorlu sevdayı…
Bak isminde gizli sonuncu oluşun…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!