Kahrolası bütün sınırları kaldırdım bu gece,
Herkes her yere gidebilir,
Herkes her istediğini yiyebilir, diyebilir, giyebilir; bendensiniz bu gece!
Bütün haklarını iade ediyorum hakkını yediğim bütün halkların,
İstediğiniz dilde konuşabilir,
Bir Ben, Benden İçeri
Bir dala konmak istiyorum artık
Orda uyumak, orda uyanmak
Orda büyümek, orda küçülmek
Orda açmak, orda solmak
Orda gülmek, orda ağlamak
Mutluluk
Mutfağın yanan ışığıdır bu gece
Mutluluk
Birbirine karışan çatal kaşık sesleri
Davulcunun tokmağıdır bu gece
Kafamız karışık, suratımız asık
Kılavuzumuz karga, yönümüz arka
Hasretiz arkadaşa
Muhtacız aşka
Öyle böyle değil
Ben sende insanı sevmek istedim,
Ne bileyim dünyayı kurtaralım istedim birlikte,
Yitip gitmeyelim taş duvarlar arasında,
Gömmeyelim kafamızı toprağa istedim,
İstedim ki biz de herkes gibi olmayalım,
Sen de benim gibi gel-git istedim,
Madem aynı yastığa baş koyduk,
Aynı rüyayı da görelim istedim.
Şımaralım, huysuzlaşalım,
Gülelim, ağlayalım,
Şiir yazalım, şair olalım,
Savaşalım, silah olalım
Barışalım, akit olalım
Sürüden ayrılalım,
Yem olalım,
Biz bir başka olalım istedim.
O kadar sağlamcı olmayalım,
Bileğimiz burkulsun,
Dizimiz kanasın,
Sümüğümüz aksın,
Herkes bize baksın,
Biz kimseye bakmayalım istedim.
İşin açığı;
Ben sende insanı sevmek istedim,
Ben sende kendimi görmek istedim,
Bencillik benimki; ama olsun,
Sen benim aynam ol,
Davam ol,
Ben ol istedim.
Burnumuz pislikten kurtulmayacaksa da
Kılavuz olalım ona, buna, şuna
Sana, bana, bize istedim,
Darağacına tek başıma gitmeyeyim,
En azından celladım sen olma,
Son dileğimi sen sorma,
Bunu bana yapma istedim;
Ama sen n’aptın,
Defolup gittin!
Tunahan Bozkurt -
Mayıs 2012
Beyaz bir kağıdı görmek için yazıyorum,
Boşa giden vaktin sersemliği,
Ve uykusuz geçirilmiş bir ezelin intibasında,
Ne rakı eşliğinde; ne de Ayşe, Fatma rüyasında,
Beyaz bir kağıdı görmek için yazıyorum!
Şairim demiyorum; ama ben de iyi yazıyorum!
Dünyayı kurtaran adamdan geçeli oldu epey
Ama bensiz de olmaz bu dünya!
Çok bilmişlikle hiçbir şey bilmezliğin girdabında
Uyduruk bir şarkının tenhasında
Ve bir balkonun en ücrasında
Ama en önemlisi,
Beyaz bir kağıdı görmek için yazıyorum!
Ne Karacaoğlan var bugün beynimde
Ne de Nazım geziyor damarımda
Ne mazlumum ne mağrur
Öylesine bir hava tutturmak
Ve ziyadesiyle,
Beyaz bir kağıdı görmek için yazıyorum!
Aşka inanmam; yağmurda romantizm olmaz!
Hiç kimse hiç kimse için, inan, öylesine ıslanmaz!
Senin o hayatımın anlamı dediğin
İçini kendin boşalttığın
Bir çekirdekten öte olamaz!
E o zaman diyorum,
Beyaz bir kağıdı görmek için yazıyorum!
Aruz vezni, hece ölçüsü, uyak, cinas...
Hadi ordan!
Şiir, birkaç çiçekçi süsüne sığamaz!
Bak işte görüyorsun
En güzel şiiri ben yazıyorum
Ama sadece
Beyaz bir kağıdı görmek için yazıyorum!
2008 Bahar
Kalem uzatabilmek şehirleşmiş bir ruha…
Buğusunda bir ekmeğin,
“Ne var ne yok”lar saçabilmek ve paylaşabilmek o son lokmayı…
Esnasında esnek bir mecburiyetin,
Mahkum edebilmek üçüncül bir acıyı kendi sinesine…
Bir “keşke” solurken nefes nefese,
“Eyvallah” edebilmek “inşallah”lara…
Sözlerin beyinleri taşıyamadığı bir anda,
Gözleri; yargısız, sorgusuz ve bir o kadar da sonsuz,
Feda edebilmek ne idiğü belirsiz bir adama…
Saçma ile sapan ile saldırırken işbu üçüncü,
Pepe olabilmek karşısında…
Anlamlandırabilmek için sözcükleri,
Yakarışlarla Allah’a…
Kendisi savrulurken med-cezirlerle,
Keşişleyebilmek soldan soldan…
Esebilmek en uzaktan ve en yakından…
Ve yine buğusunda bir bitmişliğin,
Tükenmişliğin arifesi,
Çaresizliğin ertesinde,
Yüklemi ne olursa olsun,
Öznesi “Biz” olan,
Bir cümle kurabilmek…
Mubah kılmışken “dünyalar arası” bir “sonculuğu” bütün yaşanmışlıklar,
Üleştirebilmek yine de yarınını…
Paydasına bile dokunmadan kendisi!
İşte o yerde ve o zamanda,
Mekansızlığın mekanında…
T.Bozkurt - 2007
Ve yine boş bir sayfa, yine yalnızlık
Siyah bir şey dolaşıyor sayfamda, kafamda sorular
Soru işaretleri girmiş sıraya, konmak ister
Uykuyla savaşan gözler
Bir kuş sesi dinler
Sen,
Sen fırtınasını bekleyen sessizlik
Ezanını bekleyen imsak
Bir misvak kadar ferah
Bürgen kokan akşam üstleri
Tütsüleyen geceleri
Sen,
Elleri tutulasıca
Yüreği öpülesice
Sen,
Kaçıp giden raylardan
Ok gibi çıkan yaydan
Od gibi yakan kavuran
Sepserin, depderin, yemyeşil
Sen,
Menzili duaların
Mendili halayların
Ve dili, lal olmuşların
Sen,
Zat-ı muhterem
Zat-ı muhteşem
Sen,
Elleri tutulasıca
Yüreği öpülesice
Sen,
Hüzün faslının kısık sesli bestesi
Fecrin susmak bilmeyen serçesi
Yok, kimsenin senden geçesi
Sabah akşam, aç karnına tok karnına
Rüyalara giresi, türküler söyleyesi
Sen,
Arabesk akşamların biricik yoldaşı
Küçük âşıkların emin sırdaşı
Şairleri kurtaran uyak arkadaşı
Şimdi gel de bu yükü taşı
Sen,
Elleri tutulasıca
Yüreği öpülesice
Sen,
Bir de yüzünü göstersen
İşte geldim, burdayım desen
Adresin versen, adın söylesen
O zaman,
Dile benden ne dilersen!
Temmuz 2012, Maraş
Koptu inceldiği yerden, al işte!
Bıçak kemiğe dayandı, seller azdı…
Bir anlaşmazlık, bir anlaşılmazlık var bu işte!
Bitti nihayet, aşka bakılırsa, çektiklerimiz azdı…
Bağlar, bağlamlar, bağlantılar koptu!
Sadakat, riayet, feragat; hepsi yoklar…
Aşk, can, cici; siyaha çalan sevda birer koftu!
Şimdi ayrılıklar, gözyaşları, hezimetler bizi yoklar…
Üçüncü bir müdahaleye etmedi toprak müsaade!
Yapraklar solmakta bir kez de biz yoluna…
Kıvamımda sen solumaktayken ben, senden ziyade!
Birileri fısıldıyor: “ ben sonuma, sen yoluna”…
Bir şehirlerarası otobüs daha belirdi ufukta!
Bir yol boyu daha hüzün aldım soluma…
Bir kaçış daha; umut da nokta, ufuk da!
Birileri fısıldıyor: “yeter artık, naçar soluma”…
Kumbaramda hasretler, kalp kırıkları, yoz doğumlar!
Bozuk çalıyorum, bozdurup bozdurup harcıyorum…
Beni eli tutulur, gözü görülür bir güzel değil, tekerrürlerim doğrular!
İntiharla meşgulüm şu sıralar; son jetonumu harcıyorum...
2006
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!