Tulumba /Ani Şiiri - Yorumlar

Fulya Çelikbilek
68

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Çocukluğumun geçtiği dede evinin bana o zamanlar çok geniş gözüken, fakat ufacık olan bahçenin duvar kenarında bir kuyu vardı içinde acı suyu olan. Kuyunun yanında da bir Tulumba. Babaannemin anlatığı oturduğumuz evin hikayesi ile Tulumba benim için çok değerli bir hayal arkadaşı oldu.

Zamanında dedem o evi aldığında o muhitte kuyusu ve tulumbası olan tek evmis. Eskiden bu kadar kalbalık değil sadece seyrek evler varmış bulunduğumuz yerde. O zamanlar bir evin içinde su ve elektrik olması endermis. Bahçenin de şimdiki gibi etrafi kapalı değilmiş. Komşular gelir kuyudan kullanma suyunu çekerlermis. Tabii hayal etmeyi seven ben; bu hikayeyi duyduktan sonra ne hikayeler yazdım kendimce.

Kuyunun yuvarlak kalaylanmış bakır kapağının tam ortası yirmi santim genişliğinde delikti. Her halde zamanında kapağı tutup kenara çekmek için kulanılan bir kulbu vardı. İçine pislik girmesin ve biz çocuklar kenara itmiyelim diye bir de o deliğin üstüne kaçaman taş koyarlardı. Her sefer kuyunun suyu bittiğinde yeniden dolmasını beklerlerdi. İşte o zaman benim hikayelerim başlardı. Kuyunun içi iri taşlarla dösenmişti. En büyük zevkim suyun taşların arasından nasıl aktığını seyretmek ve o akışın sesini duymaktı. Çok kısa bir süre akan suları seyredebilirdim. Hemen kapağını kapatırlardı fakat taşı üstüne koymazlardı. Dolup dolmadığına bakmal için. Bense, bütün çocuklar sokakta oynarken kuyu başında beklerdim. Temiz suyun akışını dinler arada bir de sanki görecekmişim gibi ortadaki delikten karanlık boşluğa bakardım. Zamanında babaannemin anlatığı Tulumbadan su çekmeye gelen insanları hayal ederdim. Bu Tulumba başında her su çeken insanın hikayesinin bu kuyuda olduğunu ve onlar suyu Tulumbadan çektikçe akan suyun akarken hayat hikayelerini Tulumbaya yazıldığı düşünürdüm. Ve yahut kendileri yazardı suyu çekerken. Neler düşündüklerini hayal ederdim. Kim bilir derdim kendi kendime ne aşklar ne de çok üzüntüler; elem, keder, sevinç ve ölüm bu kuyunun içinde vardı. Her seferinde kuyunun suyu boşaldığında bunlar yok olacaktı. Temiz su geldiğinde yeniden bu insanların yaşadığı hisler, olaylar, yeni hayatlar kuyuya dolacaktı. Her tulumba çalıştığında suyun Tulumbayla konuştuğunu düşünürdüm. Akan su her şeyi anlatırdı. Bir oya gibi senelerce sabırla işlenmişti yaşananlar. Babannemle hiç görmediğim dedemin o hüzünlü hikayelerinin evde yaşayan halalarımın annemin babamın ve biz çocukların ve tanımadığım kimbilir kaç kişinin hikayeleri bu Tulumbaya işlenmişti.

Kuyuda akan su sesi kesildiğinde kuyunun dolduğunu anlar kimse kullanmadan Tulumbaya giderdim. Kendimce kuyuda ki su şimdi tertemizdi. İçinde iyi ve ya kotü hiç bir hikaye yoktu. Sadece duru bir su. Hemen bir elimle Tulumbayı hızlı hızlı çeker o arada ellerini ayaklarımı yüzümü yıkamaya çalışırdım. Benden sonra annemin bahçedeki artık o sırada hangi canlı varlığı yetiştiryorsa su kaplarına ve çiçeklerine su verir çok mutlu olurdum sanki çok büyük bir iş yapmışım gibi. Bütün düşüncem Tulumbadan akan suyun benim hakkımda Tulumbaya beni üzecek bir şey işlemiyeceğidi. Büyüyüp genç kız olduktan sonra ve hala şimdi bile her sene o eve gittiğimde annemin halılarını çıkarıp bahçede ablamla yıkarız. Her seferinde Kuyu suyu boşalır ben hala o sesi dinlerim ve hala ilk ben Tulumbada elimi yüzümü yıkarım. En son geçen sene babam işlendi tulumbaya. Bu sene kendimi ve seni işleyeceğim.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta