çok fena şiirin sarhoşluğunda dolaşmak
tuzlanan yaraların daha lezzetli olduğuna hükmedecek kadar
bir deliyi bir deliye kırdırmak gibi
son mektubu yazıp yazıp çöpe dolduranların parolasıdır
çünkü ömür dediğin hayatın bileşkesi
rum evlerinin sokaklarında bir koku sinsidir
yürüdükçe dolanır burnuna, ceket ilmeklerine
sonra o kokuyu getirdiğin evin tenha odasında
şiire düştüğün bir anı bıçaklar
dizeler vagonlarıdır o ilhamiyetin
işte kımıldayan her çiçek secde eder dışarıda
saatin tiktakları zikrederken
alçı tutmaz kalbinin kırıklarını toparlarsın
her defasında kırmaya sözleşerek
büsbütün Allah dolar içine pişmanlık nöbetlerinde
karşı koyamadığına dönüştükçe şiirin içinde
aradıkça hapsolup, uzaklaştıkça daha da hapsolarak
şimdi hergün büyüyorsa içimde bu sessiz kaçış
ve adı gibi sessiz bırakıyorsa çığlıklarımı
utanıyorsam hatta utanıyorsak karamela tadı bırakan o günlerden
ne yöne dönsek omzumuz çürür gibi acıtır
şarkıdaki bu sözler kadar acımasız ve dahi net
“ne böyle senle, ne de sensiz...
Yazık yaşanmıyor çaresiz”
Böyleymiş demek tükenmenin tarihçesi de
Ahmet ÖztürkKayıt Tarihi : 24.6.2010 02:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!