Bir yıl geçti, geldi işte sekiz aralık,
O kara cuma, hüzünle dolup taştık,
Sen gittin, hayat durdu bir anlık,
Özleminle her gün yeniden ağladık.
Bir yıl değil, sanki bin yıl gibi,
Bir derdim var desem,
Anlatsam, dinler misin?
Dinlesen, anlar mısın?
Anlasan, umursar mısın?
Özler mi bir insan sarılmayı?
Dostluğu elime kazıdım,
Olmadı hiçbir zaman kibirim,
Sevgi dilini kalpten öğrendim,
Daha çok şey öğretecek kaderim.
Hasretlerim aşk kokar benim,
Bir zamanlar bir yolculuktu bu,
Kalbim senin isminle atardı hep,
Gözlerin denizler gibi derindi,
Sesin rüzgarlar gibi serindi,
Şimdi konuşmam diyormuşsun,
Nerede o eski neşeler, o eski günler,
Bir zaman gülüşler, artık kalan hüzünler,
Savulur anılar, dört bir yana bakar gözler,
Sessiz, soğuk bir boşlukta yankılan sözler.
Yıllar geçip gider, hatıralar soluk,
İçimde biriken milyon tane şey varken,
Yoldan geçenler ne derler bilinmez ki.
Sevgim ayna misali görülür yüreğimde,
Sözünün hükmü olmayana ne söylenir ki...
Konuşur durur kimileri, kiminle,
Kalp mi haklı davasında?
Akıl mı hep haklıydı yoksa?
Kalp olursa eğer viran,
Akıl olur o zaman haklı olan,
Ama kalp nereden bilsin ki,
Sonbaharda rüzgara dayanamayan kurumuş yaprak gibi,
Koptum dalımdan, düşerken anladım ki, zaten kayboldum,
Ne bir umut kalmış, ne bir tutunacak dal parçası,
Sadece sessizlik, ve karanlığın soğuk bakışı.
Gökyüzü kapalı, bulutlar öfkeli sanki yeminli gibi,
There is a place where joy once stood,
Now a silent tree has take it’s place,
Empty streets and fading screams,
Where hope and sorrow meet.
Eyes looking in the starless sky,
Kah özlem yakar içimi kor gibi,
Kavrulur kalbim, susuz çöl gibi,
Kah isyan ederim yağmurlu göklere,
Duymuyor mu beni yıldızlar bir kere,
Suskun, sessiz rüzgar eserken,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!