Seni saramayan kollarım,
ayrılıyor gövdemden.
Her hücrem korkunun farklı halleri;
gülüşünün sunduğuna hiç benzemeyen!
Ve biliyorsun ki
elindeki helyum gazı yüklü balon
kendi göğünü biliyor sadece.
Çünkü ben de biliyorum;
kavuşma isteğinin kudretini,
ellerimden uzaklaşınca ellerin...
Yine de seni sevdiğime işarettir,
avuç içimin sıcaklığı...
Uzaktan sarılmalar var şimdi aramızda.
Dudak değmemiş öpücükler senin için.
Gökkuşağı saçlarını kıskanır.
Ve bu yüzden tüm renkler sende birleşir.
Sabahlarım senin gözlerinden beslenir.
Onlar olmadan hep gecede kalır güneşim...
Sensizken,
dokunduğun hiçbir oyuncağı toplamadım.
Gülüşünü serdim örtü diye
her bebeğinin üstüne.
Tuana'm,
parklar doysun seni çağıran sesime.
Hangi bahçede oynadın da
saçlarındaki papatyalar cennetle kutsanmış.
Söylesene,
hangi oyunu oynarken andın adımı da
kayboldu derimdeki tütsülenmiş hasret.
Hatırlasana!
Masal kahramanlarını birlikte uyuttuk,
uyuyan güzeli de sevgimizle uyandırdık.
Sakın saçlarını toplama,
böyle uzakken Sana uzanamıyor kollarım!
Yağmurunla uzat ellerini,
bulutunu bulur ellerim.
Bir masalın sayfasında;
bir varmış bir yokmuşların uzağında bile,
Varım ben!
Biraz sevgini bırak avuçlarıma,
sarıldıktan sonra kokunda kalanım Ben!
Ve ben sana bu şiiri
üç gün öncesinden kalan kokunun
mürekkebiyle yazıyorum.
Yokluğunun zirvesinde bana ağlıyor,
giderken uyuttuğun bez bebeğin.
Zavallı saatler habersiz,
konuştukça gölgenle yelkovanım yanacak!
Zavallı takvimler sağır,
yokluğunla ücralarımda gülüşün kalacak!
En sert tütünle
sobeliyorum kılcal damarlarımı.
Seni arıyorum masa altlarında,
dolap arkalarında.
Seni arıyorum alyuvarlarımda,
dizginsiz ciğerlerimde;
önüm-arkam sağım-solum,
kahrımdan
dokunduğun duvarları kokluyorum!
Senin sesin Tuana'm;
göğümden inen yağmur.
Ama herkesin yağmuru gibi değil haykırışın
bulutunda şükür niyetine bereketli topraklar.
Yanağımı yere doğru çeviriyorum,
fidanlar boy veriyor nefesinin raksında.
Sıcaklığına öykünmüş kuşlar göçüyor,
beni ürküten yokluğunun karşısında.
Bildiğim sebeplerden gelemiyorsun,
senin bilmediğin sebeplerden...
Kaç baba yılı uzaktasın,
kandırırken
yalancı anaç yıldızlar gökyüzünü.
Beni yüzünde kayan gülüşünle avut.
Kalbim minik avuçlarına sarınsın da
hep uyanık kalayım özlem düşünde...
Gözlerin vardır;
nefesim kesilir,
yüreğime kör ayrılık konduran.
Ne çok sözcüksün ki öyle
imana gerek yok!
Dünya unutmuştur gibi dönüşünü,
parmaklarıma şiir bulaşır.
Yazmak edimi,
sana kavuşma arayışına kıttır!
Kayıt Tarihi : 5.4.2022 20:57:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Veysel Toprak](https://www.antoloji.com/i/siir/2022/04/05/tuana-33.jpg)
Sevgilerimle..
Teşekkür ederim Canan hanım değerli cümleleriniz için. Sevgilerimle
seni okumak guzel,kekremsi,yeşil...
ama, sayfalarını cevirmeliyim senin, gözyaşım kelimelerine akmalı yani...
kelimeler;
herkese gider, hissedene açılır...
gözyaşı;
kimseye açılmayan pulsuz mektup...
Varlığınız değer kattı Keziban hanım.
konuştukça gölgenle yelkovanım yanacak. "
Tebrik ederim
Teşekkür ederim değerli ziyaretiniz için.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
kayboldu derimdeki tütsülenmiş hasret.
hep hasret hep şiir
Teşekkür ederim Irmak hanım.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
Teşekürlerim ve saygımla.
Sayfamda varlığınız hep değerlidir.
Eksik olmayın kıymetli Şair.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
TÜM YORUMLAR (20)