AÇIKLAMALAR:
* def. tolerant 1336 (deficiency tolerant molecules, 1336 times)
sistemdeki açıkları kapamak için, düşmana tolere ile yaklaşan moleküller grubu, 1336. kullanılış: ilk anda şaşırtmak için kullanılan bir bilg. prog.
ilk versiyonu, gerçek hayatta kullanılan Shadonake silahıydı)
pro. hi stand. per. 2101 vol. 4 to inc. (protection high standard period 2101 times, volume 4 to increase) koruma yüksek standardı, şu ana dek 2101 kez başvuruldu. 4 kere değişik versiyonlara geliştirildi. Az kere geliştirilmeye denenen bir siber uygulama)
E.V. for d-potent. pills (EQ Violet for doors-potential)
(kapıları açma potansiyelli duygusal zekada pembe beyazdan viyole kapsülleri, insanların kullandığı bir korunma)
* Macro Inhilator mac. for stardust ways thru intersettelar
(Yıldızlararası ve galaksilerarası uzay'ın için(d) e sana doğru uçan, hareketli yıldıztozlarıyla bezeli yolu,
ki bunun için makro solutucu cihazından kullanışlı geçmek gerekiyor)
(Bu bir siber ya da gerçek önlemden çok, kendini geliştirmeyle alakalı bubi tuzaklı bir gerçek hobi)
Hellingen'se bunun yerine kabinden kabine ışınlanma yöntemini kullanmıştı Akronlular vasıtasıyla)
Asteriksle belirtilenler; şiirde Zagor’un geliştirdiği yöntemler, diğerleri ise Hellingen’in geliştirdikleri..
Hayale dayanan düşünceler, bunlar şiirden önce aklıma gelmişti şiir böyle ortaya çıktı
-
*küçükken anneme 'altın ayı pıy pıy 'derlermiş ya da öyle bir şey.
'altın arı pır pır' yani.
ordan aklımda kalmış bir anektot -mu o ki ne- olmuş oldu, çocukluktan :)
-
BÖLÜM III’E 2:
Mutlaka okuyun, çok güzel:
Konunun backgrounduna hakim olabilmek adına, sonradan (‘bölüm III’e 2’nin şiire sonra eklenişiyle) kaynakçalaşmış bir okuma metni.
http://web.deu.edu.tr/berent/zagordoc/
bundan ve açıklamalardan sonra okumak en iyisi şiiri ya da bir kez önce şiiri okuyup sonra açıklamalardan gelerek tekrar okumak, bence ama
-
(1) Zagor’un serüvenlerindeki kötü bir bilim adamı. (Faust tarzı)
(2) Ankara’daki Gölbaşı. Park Kuğulu ise, Kuğulu Park.
(3) Çaykovski
(4) eski bir üretme (asıl Caedorph’da bulunur, ama bu gemi de, Icnoweasle* ile bir bağlantı da olabilir? *kraliçenin buzlu karlı kale şatosu-eski üretme)
(5) bu şiirle alakalı gelebilecek bir, önceki şiirim
-
Açıklamalar2 v.s.:
Ağs 1,2,3 ‘06
(Ağs 1 – Ağs 27 sürecine damıtıldı)
Fantastik b-kurgu için hayali bir masal
Zagor’un henüz yazılmamış 7. macerası için maybe
IV. bölüm resimlerden ilham
Bölüm V.’teki monologlardan Hellingen’in bir zamanlar birine aşık olduğunu anlıyoruz.
Hasankeyf’le gelen parantez tamamlamaları ise sonradan, alakasız gibi
Gözükmesi gereksiz çünkü Hellingen’in bu aşık olma hikayesi de
Onun sair tavırları ile oldukça alakasız zaten, mesela Pluton’u yok etmek istemesi ile. Bu anlam bağdaştırması babında araya
Bu parantez içleri iyi gitti. O bölümler az güncel ama konuya bağdaşık ve bir taşma anı olarak düşünürsek şiiri son dizelere doğru anti bir iteklemeyle coşturup yeniden bir başkasına kalkındırıyor v.s.
Daha doğrusu, o parantez içi bölümler Hellingen’in eskiden aşık olmuş olmasını
Bunun gemi enkazında sıkışıp kalmış olmasını ve bundan dolayı mı şu an böyle davrandığını düşündürtmesi bakımından (yani monologların) önemli oldu.
Ama beğenilmezse, isteğe göre o prntz bölmeleri çıkartılabilir eğer karışık görünürse)
Önemli not, bölüm 6’dan önceki son paragraf, yani Hasankeyf’le başlayan kısım ki aşağı, açıklamalara aldım sonradan, bağlantı kurulamazsa, istek üzerine çıkarılabilir ama bu kıta ile görüntüsel olarak da şiire bağlantı sağladığım kısım: “Bırakacakları Hasankeyf’i denmiş bir yeri mazide..” devam eden giden cümlesi’ndeki “denmiş” kelimesinde gizli –anlamsal. Aslında bu bölümü çıkartmıştım ama “Mono(log) 3” ara bölümünü ekleyince, tam bir birliktelik sağlayacağına kani oldum şiirde.
Sonuçta; Bölüm 6’dan önceki son paragraf, reel anlamda benle sadece şiirde yer yer aynı olan bir Zagor’un –ki anlamı: bedenlerimiz farklı ve o çizgi kahraman oluşundan tek. Ama Tanrı da görünür bir vücuttan yoksun değil midir. Ama göremesek de kalbin gözüyle hissediyoruz sevgiyi, aşkı. Sarık taktıranlar, kafa kapattıranlar, Tanrı’yı bedenen gördüğünü sananlar olmalı, bu arada lafı geldi- yeryüzünden o uzay gemisine kafasında arkaplanı’nda getirdiklerinin kısa dönem bir ortaya çıkışıyla yüz bulan bir coşuş olarak algılanırsa yalan olmaz..
Az eziyet verdiysem, sürçül ihsana.. Eyw. Sevgiler.
Sağlıklı tanışmak için en iyisi, neysen onun en başta ortaya konmasıdır. Gerisi yalan olurdu
Zagor’un Hellingen’le karşılaşmaları 6 kezdir. Bu, 7.’si babına, kendimce bir katkı. Ve bir aşk olayını da içerip bu sefer, gizlerin aydınlanışı açısından da önemli
* Süpermayk: Zagor’a bazı maceralarda başına dert olan, şehir sirkinden kaçkın ve oldukça züppe, ve Kızılderililerin başına da bela olan bir zibidi. Zararsız ama son sefer Zagor’u öldürmeye kadar varmıştı oyunlarının sonu. Vur kaç taktiğiyle gelip hazırlıksız yakalıyordu ağaçtan ağaca, ama sonunda Zagor onu ikna etti ve tüm kabileler önü, çeşitli sınamalardan oluşacak olan bir oyun tertiplendi. Son oyunlardan birinde çıngıraklı yılanı çıplak elle tutamadı, Zagor tuttu ve Süpermayk evine, şehre döndü. Çünkü şehirde yaşamaya alışkın olmayana, şehrin ışıkları göz alıcıdır, tehlikelidir ama ormanlar içindeki bir tabiat da insanı cesaretli kılar.
** Çizgi Ötesi: bir film (ve buradaki ölüm deneyimleri onla alakalı)
-
Bölüm V. Açıklaması:
**** işaretli yerde bir yer eklemiştim ama konuya az yabancı kalacağı için alt açıklamaya aldım:
‘(Sular altında bırakacakları
Hasankeyf’i gelecekte mi
halk keşfedecek?
Sular altında, o diğerlerinin
Bırakacakları Hasankeyf’i gelecekte mi
insanlar keşfedecek?
Zordur inanmak Rize
Yeşilinden doğup ceninden yollara
Atladığına gökdelenci Tayip'ib -başkanlığa talip
- Ki orman yanmasına bile kolaydır
Kılıf uydurmaları, anlıktır.
Hutbe, şiir değildir,
Ama hapsine yolunu nasıl açmış, hayret?
Danıştay’a bomba atanlar,
Milli Eğitim’e Helal Vergisi’ni
Çalışanlardır sokmaya -
tercümelere vesaire
(Ki iyi göbek atan küçük köçek
-sen sen ol gök çek, göğü çek- -Melih izbe bir dolapta pabuç çekecek-
-ki yavuklusu, sahte pupacı yelken seren ormancı Pepe)
: Anıtkabir obüs biletlerinde
Hitit Güneşi, sayende(!) var mıdır artık yahu?
Kim kaldırtmış, heyhat, tube tübe(, tevbe!)
Neyse ki yıkamadı gerçeğini,
Sularını çektirtti Gençlik Parkı’nın;
Kuğulu Park’a bile dil uzattı! !
E, Swan Lake yazarı TSCHAIKOVSKY’ye
Nasıl saygı duymazsın, gavur musun?
Kuğulara nasıl saygı duymazsın?
Dinlenmeye gelenlere de mi saygı duymazsın?
Bazı dine yamananlar dinsiz
Ve fotojeni seksapelinden ürküntü çırpınışları
cıbıl ama tabucu seksomanyaklar mı?
Süte batırıp ve bandıktan sora una
Alkole atıp sizi içirmeli bunu sizin bünyelerinize
Ki halk önünce televizyonlara
Tavuk gribi yiyeme göstermelik bi daha :)
Yalanı sevmez, hazmedemez Baltalı Ten-ay!
Zifir gibi bir katran köy yumurtası
olmalı size, Köy Enstitüleri.
Bıldırcın yumurtasının kabuğu rengi
bile fazla alacalı olmalı
(ama bu, tan ağarması gibi de olmamalı) -
size zift yapmalı yumurtanın iç akını.
Şükür buna da, ses yükselteceği
Yeri bilen Ankaralılar
Gece yarıları bilir görev, nöbette -
Kuğulu Parklarda, taşlarda.) ’
Bu bölümse ‘kim bilir kaçıncı’ ile başlayan dizelerden sonraya yerleştirili:
‘Bu bahsettikleri Xagor’un kafasına
Nerden ışınlanmış olmalıydı?
Oysa ki
Ne Hasankeyf’i bilirdi –
Neresiydi orası
- ne de diğer konulara hakimdi.
Ama biliyor, bu bilgiler
ona SüperMayk’tan* ulaşmadı! !) ’
ÖNCEDEN YAZDIĞIM BU KISIM VERSİYONU:
(Sular altında bırakacakları
Hasankeyf’i gelecekte mi
halk keşfedecek?
Sular altında, o diğerlerinin
Bırakacakları Hasankeyf’i gelecekte mi
insanlar keşfedecek?
Zordur inanmak Rize
Yeşilinden doğup ceninden yollara
Atladığına gökdelenci Tayip'ib -başkanlığa talip
- Ki orman yanmasına bile kolaydır
Kılıf uydurmaları, anlıktır.
Hutbe, şiir değildir,
Ama hapsine yolunu nasıl açmış, hayret?
Danıştay’a bomba atanlar,
Milli Eğitim’e Helal Vergisi’ni
Çalışanlardır sokmaya -
tercümelere vesaire
- Ki iyi göbek atan küçük köçek Melih izbe bir dolapta çekicek-
-ki yavuklusu, sahte pupacı yelken seren ormancı Pepe-
: Anıtkabir obüs biletlerinde
Hitit Güneşi, sayende(!) var mıdır artık yahu?
Kim kaldırtmış, heyhat, tube tübe(, tevbe!)
Neyse ki yıkamadı gerçeğini,
Sularını çektirtti Gençlik Parkı’nın;
Kuğulu Park’a bile dil uzattı! !
E, Swan Lake yazarı TSCHAIKOVSKY’ye
Nasıl saygı duymazsın, gavur musun?
Kuğulara nasıl saygı duymazsın?
Dinlenmeye gelenlere de mi saygı duymazsın?
Bazı dine yamananlar dinsiz
Ve seksten ürküntü çırpınışları
cıbıl seksomanyaklar mı?
Süte batırıp ve bandıktan sora una
Alkole atıp sizi içirmeli bunu sizin bünyelerinize
Ki halk önünce televizyonlara
Tavuk gribi yiyeme göstermelik bi daha :)
Zifir gibi bir katran köy yumurtası
olmalı size, Köy Enstitüleri.
Bıldırcın yumurtasının kabuğu rengi
bile fazla alacalı olmalı
(ama bu, tan ağarması gibi de olmamalı) -
size zift yapmalı yumurtanın iç akını.
Şükür buna da, ses yükselteceği
Yeri bilen Ankaralılar
Gece yarıları bilir görev, nöbette -
Kuğulu Parklarda, taşlarda.)
Zaman göçeri, ölen
sevdiği için yazmış olmalıydı
o monoloğu,
kim bilir kaçıncı…
-
“Bölüm V’teki ‘ve her gün gözlemledim’ ile başlayan ve üç asteriksle belirtilen kısım”da küçük görülen dizelerde ya da kelimelerde genel şekil ahengini bile bozmamaya çalıştım, ancak içeri giren dize veya kelimeler burada görünür çıkmıyor sitede. Bunun için özür.
Ne macera ama haha.
Neyse, yer yer gelip düzelteceğim burada. Önce astım bir göreyim diye. Sevgiler. Bitince, “son şekli” (diye) yazıcam.
Sonuç olarak, ilk 6sını benim yazmadığım tabi, ancak şu şiirle, hanüz yazılmamış, 7.sine azcık katkıda bulunduğumu düşündüğüm Zagor’un Hellingen serileri için hazırladım deneysel. Artık Zagor’la savaşlarında yenilmekten az (uz) usanmaya başlayan Hellingen; burada, itiş kakış da olsa derinden derine bir Şeyler eşliğinde diyaloğa çekilir gibi oluyor ancak bunu kelimeyle ifade etmek zor, bulamadım. Sözün özü, Ten-ay da onu bekliyor, savaşacak olsa da, hücreye razı geliyor ve onu orda bekliyor. Hellingen’in Dünya yerine Plüton’u yok edecek olması, bir yerde bir teselli gibi. Yine de kötü ama insan öldürmüyor bu sefer, ki Zagor’un da bu mücadeleye devam edişinin ana sebebi bu zaten. İçindeki yarım yamalak mezalimliği ki yapabildiğimce kader mahkumluğu gibi yansıtmaya çalıştım, hapisten çıkabilme yetisi gibi, tamamen silmek Hellingen’in. Bunu şurdan anlıyoruz. Uzay gemisindeki deniz dibindeki batık, Hellingen’in eskiden taş duvarlara yazmış olduğu aşk mektuplarını ihtiva ediyor vs v.s… böyle bişey işte. 5. bölümde ara yerlerde geçen mağaralardaki kayalarda dönen tandır kebabı ve köylüler falan gibi olgular trt kanalda izlediklerimden olaya bir buhar ve rüyasal geçiş etkisi v.s.
Akın AkçaKayıt Tarihi : 27.11.2006 21:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!