İster ferman çıkar, ister topla meclisi,
İster akasyadan darağacı,
İster kırmızı kayın ağacı.
Menekşe-siyah renginde elbise,
Üstü transparan, esmer teni,
Güzel gözlü nazlı kızım,
Adını ben koydum senin,
Sılayı hiç düşünme diye,
Canın hiç yanmasın diye,
Birleştirdim ikisinide.
Dün gece düşümde gördüm,
Altından yapılmış heykelin dirildiğini,
Haykırdığını doyasıya,
Anadolu sevdasına,
İlk hedefiniz........
Karanlıktan doğmuşum aydınlığa,
Sefil bir şekilde, üstüm başım çıplak,
Utanmadan, sırf ben geldim diye,
Çığlıklar atmışım,
Anamın kucağında susturmuşlar beni,
Koklamışım saatlerce,
Yazma be kalemim,
yanlız bir aşkı,
sevmesiz, sevişmesiz anları,
kurumuş ormanları,
kafesindeki darağacını,
Cehenneme giden ölüm gibi yapayanlız.
Her sabah aynı kabus,
Aynı yaprakları aynı ağacın,
Karşı pencere boş, aralıksız panjurlar,
Kimse yok sanki,
Terketmişler bakışları bir akşam vakti,
İpekten işlenmiş gibi yumuşak,
Günbatımı gibi saçları var,
Parmaklarımın arasındaki uçuştukça kelebek zerafetinde
Yakalamaya kıyamadım,
Kara saplanmış kömür gözleri,
Sen düşünce aklıma sen,
Kıvrılarak giriyor penceremden ıhlamurun dalları,
Fıstık çamı ormanındayım sanki,
Ben de sonbahardaki kayınları andırıyorum,
Veriyor meyvesini dişbudaklar.
Yaşadın mı hiç Kuzey kutbunda,
Ya da Ekvatorun çizgisinde,
Sıcakla soğuk arasına oturdun mu hiç,
Aşkından erirken duyguların buz tuttu mu,
Geleceği düşleyip, düşlerini gerçek yaptın mı.
Olmazı sevip hiç oldurdun mu,
İletişim aracı bu telefon,
Sinyaller gönderir,
Kulağında vızıltı,
Zırrr zırr melodi,
Hatlarda problem var,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!