Tren Garında Kalan Umut
Garın saati yine yanlış zamanı gösteriyordu o sabah.
Belki de kimsenin doğru zamanı kalmamıştı artık.
Bir kadın bekliyordu, elinde yıpranmış bir defter,
üzerinde yalnızca bir cümle yazılıydı,
Ben seni beklerken, kendimi unuttum.
Tren gecikmişti.
İstasyonun pas kokulu duvarlarında,
yıllar öncesinden kalma veda sesleri yankılanıyordu.
Kadının gözlerinde ise bir trenin ışığı
gelmeyen bir sevdanın umudu yanıp yanıp sönüyordu.
Bir adam vardı, uzakta,
bir gün dönmeye söz vermişti.
Oysa bazı sözler, raylar gibi pas tutardı,
bazı dönüşler, yanlış peronda biterdi.
Kadın, defterini açtı, titreyen parmaklarıyla yazdı
Bugün de gelmedin.
Belki ben fazla kaldım bu şehirde,
belki sen hiç gelmeyecektin.
Rayların sesi hâlâ kalbimde
her geçişte, biraz daha seni götürüyor.
Tren sonunda geldiğinde,
ne kadının beklediği adam vardı içinde,
ne de onun yıllardır taşıdığı umut.
Yalnızca birkaç yabancı,
ve camda yansıyan yorgun bir yüz
Bitti, diyordu sessizce.
Raylar, devam et diye fısıldıyordu.
Kadın kalktı, defteri kapattı.
Bir bankın üstüne bıraktı son cümleyi,
Bazı trenler, gidenleri değil,
bekleyenleri öldürür.
Tren uzaklaştı,
gar sessizliğe gömüldü.
Yalnız rüzgâr kaldı geriye,
ve o defterin sayfalarından uçuşan,
henüz tamamlanmamış bir sevda hikâyesi.
Azra Nimet Öner
Kayıt Tarihi : 15.10.2025 21:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!