Tren istasyonlarında taş binalar
Yolcular kadar yalnız
Yolcular gibi durgunlar
Ve önlerinde dikilen ahşap çitler
Yalnızlıklarını perçinler
Suskun bakar yolculara
Çatıya tırmanan asma
Sır saklar gibi boğunuk akar
Gerdanlığı, zincirli tasa
Kireçle süslenmiş dilsiz çeşme
Pehlivan ağaçların gölgesi iner
Emektar, tertemiz kaldırım taşlarına
Serçeler, serçeler neşeli değildir burada
Bakar bakarlar yolculara
Lacivert ceketli akıllı adamlar
Ellerinde kâğıt demetleri
Gözlerinde saat
Suskun ama düzenli çalışırlar
Sinirsiz toprağa serilmiş yatar
Kendisini trene feda etmiş sabırlı raylar
Raylar arasında dolaşır neşesiz serçeler
Serçeler savrulur ansızın pır diye göğe deli fişek
Ardından uslu sessizliği yırtan
Ölgün yaşanan zamanda beklenen
Tren bağırır uzaklardan
Geldiği yerlerin hüzünlü selamını
Hüzün bulanır hüzne
Lacivert ceketli akıllı adamlar
Ellerinde kâğıt demetleri
Gözlerinde saat
Çıkarlar taş binalardan
Derin oflar çekerek durur tren
Suskun yolcuların mutsuz bavulları
Biraz daha hüzün katar katara
Homurdanır bir daha tren
Öttürür düdüğünü
Acımadan, serilmiş yatan raylara
Hüzün taşır yeni istasyonlara
Ve sakin telaş ansızın kaybolur
Tren istasyonunda taş bina
Çatıya tırmanan asma
Kireçle süslenmiş dilsiz çeşme
Pehlivan ağaçların gölgesi
Emektar, tertemiz kaldırım taşları
Lacivert ceketli akıllı adamlar
Kendisini trene feda etmiş sabırlı raylar
Serçeler, serçeler neşeli değil burada.
Konya, Haziran 2012
Ali AkınKayıt Tarihi : 30.8.2012 15:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!