Çaldı yine kara tren düdüğünü ve saçıldı buharlar dört yana.
Gitti son tren de bakakaldım gidenin ardından ağlayana.
Garın dört bir yanına dağılmış onlarca hüzün kırıkları var.
İnleyen raylar, üzülmüş bir bank, derdi çatlaklara dolmuş bir duvar.
Zemine döşeli taşların rengi sanki bilerek kan kızılı seçilmiş.
Bu taşların üzerinden Allahu alem nasıl da efkarlı geçilmiş.
Tam köşeye sinmiş üstü başı pise bulanı bir çocuk ağlamaklı.
İçini çekerek sızlanıyor belli çok karışmış zavallının aklı.
Sormaya cesaretim yok ufaklığa nedir kahreden derdi.
Sorsam o küçük ağız açılır da bana kim bilir neler derdi?
Oraya buraya bırakılmış sevgilinin ardından sallanmış mendiller.
Yorgun hasretten gönüller, usanmış isim tekrarlamaktan diller.
Sanki kara bulutlar toplanmış bu mekanın damının altına.
Yağmur salmıyor yere, birer avuç kahır var herkesin bahtına.
Ben ısrarcı bir tek diğer gelecek treni beklemekte delicesine.
Belki fark eder hakiki yolcusunu bıraktığını da döner tersine.
Ben o üzgün bankta, inleyen rayların yanında, o duvara bakıyor olacağım.
Sen çevirip de yönünü gelene kadar o zavallı çocukla beraber kalacağım.
Kayıt Tarihi : 30.3.2010 12:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!