1.
Bir eseri yazan kişi açısından bile değil, sırf yazılan eser düzleminde ya da ortaya konulan bir eseri bile değil, sarf onu ortaya çıkaran kişi açısından düşünüp, icra edilene o gözle bakabiliyor muyuz? Arasında, deresinde kalana karşı çıkarken ne yaptığımızı düşünebiliyor muyuz? Çeşitli açılardan ‘bencil ipe sapa gelmezliklerimizden soluduğumuz her an’, dem vurabilip; onu sonsuza kadar sorgulayıp, bizi biz yapanın aslında bizi bize yakınlaştıran değerler ve bu değerlerin de bizim kendi kişiliğimizin bizim kendimiz oluşu gerçeğini olduşturduğunu kavrayabiliyor muyuz ya da ne oranda kavrıyoruz?
Bunun ne oranda gelişeceğini, bizim hareket noktamız belirler -hareket noktasının orta kısmını, hareket noktasının başlangıcının belirleyişi gibi, tam olarak. Fakat bu direktifte hareket ediyorsak, artık sormamız gereken tek bir şey kaldığını da biliyoruzdur, sanırım: Bunu ne oranda sunacağız, yani ne yoğunlukta yararlı şeyler ortaya çıkaracağız, kendin için olduğu kadar, herkes için de faydalı -ki aslında bu ikisi aynı ama bu da ayrı …
Evet, “bu geriye kalan tek şey” dediğim şey, sanıyorum gerçekten o kadar önemli ki, çoğul bütün olumsuz faktörleri kolaylıkla ekarte edebilir, etmelidir ve çoğunlukla görebiliriz ki, ediyor da.
Sürmekte olduğun yol nasıl bir yol? Bir tane patika mı? Çok mu cılız bir yol bu? Karanlık mı? Yoksa apaydınlık bir cılız yol mu? Cılız’ı nasıl değerlendirdiğimize bağlı? Dünyada yaşamak, bu dünyaya gelişimiz bir acz midir, cılızlık mıdır? yoksa kısır olmayan değerlerimiz, bizi her vakit gelişime sevk edecek olan; açık kapıları bize meyilli, ışıklı bir açık alan ufuk mudur?
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta